Bu meclis yeni anayasa yapamaz!

» Büyük Manşet » Bu meclis yeni anayasa yapamaz!

İdris Akyüz yazdı…

Evet; bugünkü TBMM, “yeni anayasa” yapamaz!

Bunun iki nedeni var;

Biri; Türkiye’nin yeni kurulan bir devlet olmadığı… Diğeri ise; bir savaş ya da bir darbe ile ortadan kalkan bir hukuk düzeninin bulunmadığı… Yeni anayasalar ancak bu iki durum karşısında yapılır. Bu iki durum söz konusu değilse; bu meclis; yeni anayasa değil; olsa olsa ancak “anayasa değişikliği” yapabilir.

Bir başka ayrıntı daha…

Anayasa’lar, “yeni olsa da değişikliğe gidilse de” bir toplumun, bir ülkenin bir milletin genel kabul gösterdiği, hukuki, idari ve siyasi metinleridir. Herhangi bir siyasi anlayışın, kendi kafasına göre “tek taraflı” kendi yorumunu ya da kendi dayatmasını içeremez.

***

Peki, 22 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı, daha doğrusu “tek adam” Recep Tayyip Erdoğan  neyi yapamadı, hangi yetkisi yoktu da  “yeni bir anayasa”da ısrar ediyor?

Peşinen söyleyelim;

Deniz bitti… Kredi tükendi… Artık ne türban ne terörle mücadeledeki, “vatan millet sakarya” söylemi prim yapıyor…

Ülkenin beka meselesinin, özünde kendi siyasi bekaları olduğu ortaya çıktı…

Ekonomide ülke dibe vurdu, hayat pahalılığının yangın çıkarmadığı mutfak kalmadı… AKP,  31 Mart yerel seçimlerinde müthiş bir “Osmanlı tokatı” yedi…

***

Dolayısıyla, işler AKP adına hiç de iç açıcı değil…

2000’li yılların başında, “dış güçler”in çıkarları doğrultusunda Türkiye için öngörülen formül kadük oldu, artık işlemiyor. Anlaşılan o ki; AKP üzerinden yeni bir formule ihtiyaç var.  Bunun için de tutunulması gereken ayrı bir dal gerekli. O da esaslı bir gündem değiştirmek… İşte bugün yaşanan da budur. Yeni Anayasa yapma… Yapılamasa da en azından, konuyu tartışarak, gündem değiştirip, zaman kazanma…

Peki, yeni anayasa  yapabilmek için yukarıda sözünü ettiğimiz iki koşul da söz konusu değilse, başka hangi gerekçe ile anayasa kökünden değiştirilebilir?

Bu konuda; anayasa hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum’un işaret ettiği üçüncü bir yol var. O da “ülkede siyasal, hukuksal, ekonomik ve kültürel sistemin tamamen yıkılması sonucunda devletin ve tüm sistemin üzerine kurulu olduğu kurucu felsefe” nin değiştirilmesidir..

Prof. Batum, örnek olarak 1945 sonrası İtalya, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde faşist yönetimlerin yıkılarak yerlerine “demokratik sistemlerin kurulması”nı örnek gösteriyor.

Bu durumda da “belki absürt bir örneklem olacak ama” denilebilir ki; “Öyle şey olur mu?  Yani AKP faşizminden kurtulmak için daha demokratik, daha özgürlükçü yeni bir anayasaya mı talep var? ”  anlamına gelmez mi?

Aynen de öyle…

Ne olabileceğini söyleyeyim,

Görünen o ki; AKP’nin şu ana kadar dillendirdiği “yenilik” 1921 Anayasasına geri dönmek. Çünkü o anayasa hesabına geliyor. Çünkü o anayasa; siyasi otoriteyi ele geçirenin dışında hiçbir denetim mekanizmasını öngörmüyor. “Tek adam” sistemini daha da güçlendiriyor. Dahası o anayasada  “laiklik ilkesi”  yok. Oysa 1921 Anayasası ilk sivil anayasadır. Kurtuluş savaşı ortasında cumhuriyet ilan edilmeden TBMM’nin yaptığı bir anayasadır.Ve Osmanlı’nın çöküşü sonrası bir ulusun “ya istiklal ya ölüm” mücadelesinin psikolojik ortamında yapılmıştır. 1924 Anayasası da sivil bir anayasadır.

Sonuç olarak AKP’nin “yeni anayasa” arayışının, parlamento düzeyinde referandum çoğunluğuna ulaşacağını da sanmıyorum. Kaldı ki referanduma götürülse bile kabul göreceği kanaatinde değilim. Kısacası, “nafile” bir uğraş.

Endişem odur ki; AKP’nin sözde “daha özgürlükçü ve daha demokratik”  anayasa dayatmasının kabul görmemesi halinde sorumluluğu tümüyle muhalefete yükleyip, özgürlüklerin daha kısıtlanıp, kendi keyfi hukukunu uygulayacak olmasıdır.