10 Ocak’ta, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Hrant Dink davasına devam edileceğini belirten Kılıç, “10 Ocak gazetecilerin ne kutlama ne de dayanışma günü; 10 Ocak faillerini gözümüzün içine baka baka serbest bıraktıkları gazeteci cinayetlerinin günü. Gazeteciler kutlamaya değil, öldürülen meslektaşları Hrant Dink’in davasına gidiyorlar” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda gazetecilerin sansür baskısı altında olduğunu söyledi.
“DİNK DAVASI, 10 OCAK’TA GÖRÜLECEK”
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününe bir gün kala, Ogün Samast tarafından gerçekleştirilen suikast sonucunda hayatını kaybeden Hrant Dink’i anımsattı. Milletvekili Kılıç, yaşanan gazeteci cinayetlerini sert bir dille eleştirerek, “Gazetecilerin 212 Sayılı Basın Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutladığı 10 Ocak, artık ne kutlama ne de dayanışma günü… 10 Ocak’tan bugün bizlere kalan, mesela faillerini gözümüzün içine baka baka serbest bıraktıkları gazeteci cinayetlerinin günü. Bugün gazeteciler kutlamaya değil, öldürülen meslektaşları Hrant Dink’in davasına gidiyor. Kasım ayında katili serbest bırakılan Hrant Dink’in, tam 16 yıldır yılan hikayesine dönen davasına bugün İstanbul ‘da devam edilecek.” ifadelerini kullandı.
“HABER MERKEZİNDE DEĞİL, ADLİYEDELER”
Milletvekili Kılıç, tutuklu yargılanan Gazetecilerin isimlerini sayarak basının özgür olmadığına dikkat çekti. Gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini söyleyerek, “10 Ocak’tan bizlere kalan, haber merkezleri yerine adliyelerde mesai tüketecek onlarca gazeteci yargılamaları. Serhat Albayrak’ın şikayet ettiği Ceren Sözeri 10 Ocak’ta hakim karşısında, Cüppeli’nin şikayet ettiği Akif Beki 10 Ocak’ta hakim karşısında, Ercan Aktaş hakim karşısında. Tutuklanan meslektaşlarıyla dayanışmak için eylem yapan gazeteciler hakim karşısında.” ifadelerini kullandı.
“BASIN KARTLARI İPTAL EDİLDİ; İLAN HAKKI KESİLDİ”
Muhalif gazetecilerin tutuklu olarak yargılanmasının iktidarın eleştiriye gelmediği konusunda açık bir gösterge haline geldiğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Gazetecilerin iptal edilen basın kartlarına değinerek, “Gazetecilerin basın kartlarını düzenleyen 212 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinin 62. yılında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 1000’e yakın muhalif gazetecinin basın kartını iptal etti. Basın İlan Kurumu keyfi kararlarla muhalif gazetelerin ilan hakkını kesti.
Tazminat başta olmak üzere çalışma hayatına ilişkin gazetecilerin özlük haklarının verildiği 10 Ocak’ın 62. Yıl dönümünde, yüzlerce gazeteci adil bir ücret ve insanca çalışma koşullarından mahrum bırakıldı, işsizliğin yüzde 40’a dayandığı bir medya sektörü yaratıldı.” sözlerini kullandı.
“GAZETECİLER CEZAEVİNDE”
CHP’li Milletvekili Kılıç, gazetecilerin sansür baskısına karşı boyun eğmediği için tutuklu bulunmasının ülkede, hak, hukuk ve adaletin sağlanmadığını CHP’li Kılıç, ifade özgürlüğünün kısıtlandığının altını çizerek, “Bugün itibariyle, 14 gazeteci cezaevinde.
MLSA’nın verilerine göre, 2023 yılında 314 gazeteci hakim karşısına çıktı, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle açılan 18 davada, 26 sanık toplam 68 yıl 4 ay 27 gün hapis cezasına çarptırıldı.
“SANSÜR YASASI”
Milletvekili Kılıç, Sansür yasasının iktidarın sopası haline geldiğini ifade ederek, “Ekim ayında yürürlüğe giren “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ile dezenformasyonla mücadele değil özgürlüklerle mücadele edildi. Yasa çıktığından bu yana TCK 217/A kapsamında en az 33 gazeteciye soruşturma açıldı, 6 gazeteci gözaltına alındı ve 4 gazeteci tutuklandı. Sansür yasası iktidarın sopası haline gelirken, RTÜK eliyle sansür, iktidar eliyle otosansür artık bir rutin haline geldi” şeklinde konuştu.
“BASIN HÜRDÜR SANSÜR EDİLEMEZ”
CHP İzmir Milletvekili Kılıç, anayasanın 26.maddesinde yer alan “Herkesin özgürce ifade ve baskı özgürlüğüne sahip olduğu” ve anayasanın 28. maddesine yer alan, “Herkesin, özgürce görüş ve düşüncelerini ifade etme, yayınlanma ve yayımlanma hakkına sahiptir” maddelerini hatırlattı.
Gazetecilerin kamuoyuna gerçek ve doğru bilgileri ulaştırmakla hükümlü olduğunu ve vatandaşların bilinçlenme hakkının engellenmesinin kabul edilecek bir tarafı olmadığını belirterek, “Tüm bunlara rağmen gerçeklerin ortaya çıkması için mücadele veren gazeteciler, siz “halka haber verme hakkınıza” sahip çıkıyorsunuz, biz de haber alma hakkımıza sahip çıkıyoruz.
Herkese özgürce görüş ve düşüncelerini açıklama ve yayma hakkını veren Anayasal hakkımıza sahip çıkmak için gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyoruz. Basın hürdür sansür edilemez!” sözlerini noktaladı.