Dilan Polat kara parada kum tanesi

» Köşe yazarları » Dilan Polat kara parada kum tanesi

Tuncay Mollaveisoğlu yazdı.

Türkiye, sosyal medya fenomeni Dilan Polat’ın merkezinde yer aldığı kara para aklama meselesini bol magazin sosu ve aşırılık, görgüsüzlük, lümpenlik taşan görüntülerle tartışıyor.

Dilan Polat ve ekibinin akladığı öne sürülen kara para, Türkiye’de bir yılda aklanan paraya bakıldığında buzdağının görünen yüzü bile değil.

Hatta denizde kum tanesi bile değil.

Uluslararası raporlarda Türkiye’de aklanan kara paranın yılda 3 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Ancak uzmanlara göre bu para 70 milyar dolara kadar ulaşıyor.

AKP iktidarıyla birlikte memleket, kara paranın kirli paranın çekim merkezi oldu. Bu iktidar döneminde 2015 ve 2021 yıllarında iki kere gri listeye girdik. Yani kara para aklayan, terörün finansmanına karşı yeterli güvence sağlayamayan ülkeler listesi.

Türkiye ile birlikte Kamboçya, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Nikaragua, Panama, Uganda, Zimbabve gibi ülkeler listede yer alan ülkelerden bazıları…

1 trilyon doları aşan gayrisafi milli hasılasıyla yani ekonomik büyüklüğüyle de gri listede yer alma rekoru Türkiye’de.

Kara para, uyuşturucuyu, çeteleri ve mafyayı da beraberinde getirdi. Öyle ki artık sokaklarda iki ayrı ülkenin mafyasının hesaplaşmalarına tanık oluyoruz.

Türkiye, yalnızca kara para aklama ve terör finansmanının gözlemciliğini yapan FATF üyesi ülkeler açısından değil ABD dış işleri bakanlığı tarafından da yine aynı başlıkta birincil riske sahip ülkeler kategorisinde yer alıyor.

Memleket, Dilan Polat ve beraberindeki sosyal medya fenomenlerinin sabun köpüğünü tartışadursun buzdağının görünmeyen yüzü büyük bir sorun olarak önümüzde büyüyor.

Kötü iyiyi kovuyor, kara para yarattığı sosyal çöküntü ve güvenlik endişesinin yanı sıra, yabancı sermayenin, kalıcı yatırımların ülkemize girmesine de engel oluyor.

*

“YENİDEN İSTANBUL” AMA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!

“ Bakın bugün bir başlık atıyorum. Yeniden İstanbul” dedi Recep Tayyip Erdoğan.

31 Mart’ta yapılacak yerel yönetim seçimlerinde en büyük hedef olarak partisinin önüne İstanbul’u koydu.

İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan Erdoğan’a yanıt gecikmedi. “Kendisi beş yıl geriden geliyor. Yeniden İstanbul başlığı 2019’da atıldı.” dedi ve ekledi. “O yolculuk devam ediyor, bizi izlemeye devam etsinler.”

Elbette Saray, İmamoğlu’nu yakından “izliyor.” Öyle ki 10 yıl önce Beylikdüzü belediye başkanlığı dönemine ilişkin İçişleri Bakanlığı yoğun bir inceleme başlatmış ve İmamoğlu’nun o dönemde kamuyu 250 bin TL zarara uğrattığı iddiasıyla bir iddianame düzenlenmişti.

Dün duruşması yapılan dava seçim sonrasına ertelendi ancak besleme basın bu davayı fırsat bilerek İmamoğlu’nu ihaleye fesat karıştırma iddiası ile ekranlara taşıdı.

Peki gerçek neydi?

Gerçekte ihaleye fesat karıştırma iddiası yok. Davada “görevinin gereğini yapmamak” gibi İmamoğlu’yla ilgili son derece subjektif bir iddia var ve bu iddianın kaynağı da gerçekte var olmayan bir rapora dayandırılıyor.

Yani İmamoğlu’nda iğne ile kuyu kazar gibi suç arayan müfettişlerin bulup çıkardıkları sözde skandal olay bundan ibaret.

İddianamede; “iç denetçi raporuna rağmen neden bu raporun gereğini yapmadın” diye dönemin Beylikdüzü belediye başkanı Ekrem İmamoğlu suçlanıyor. Oysa o tarihte Beylikdüzü belediyesinde ne iç denetim birimi var ne de iddianameye delil teşkil eden böyle bir rapor yazılmış.

Olmayan rapordan Ekrem İmamoğlu’na suç devşiriliyor.

Bu durum aslında AKP’nin yerel seçimler öncesindeki acınası halini gözler önüne seriyor.

İmamoğlu’nun karşısına Süleyman Soylu’dan Ali Yerlikaya’ya, Murat Kurum’dan Adil Karaismailoğlu’na kadar AKP’nin önemli isimlerini çıkarmaya çalışan Saray, her fırsatta anketlerden çıkan gerçekle karşılaşıyor.

Ekrem İmamoğlu’na karşı aday bulunamıyor.

“Yeniden İstanbul” diyor Erdoğan ama seçim sürecinde asılsız iddialar, itibar suikastleri ile AKP yine bildiğiniz gibi…