Dünya neler konuşuyor?

» Dünya » Dünya neler konuşuyor?

*Rusya ile Kırım’ı birbirine bağlayan ve Rusya ordusunun Ukrayna’ya askeri sevkiyatı açısından stratejik öneme sahip olan köprüye geçtiğimiz Pazar yapılan saldırıdan sonra Moskova süresi bu gece sona erecek olan Tahıl Koridoru Anlaşması’nın uzatılmayacağını açıkladı. Kremlin’den yapılan açıklamaya göre bu kararın köprü saldırısı ile ilgili olmadığı, Putin’in bu karara daha önce vardığı belirtildi. Temmuz 2022’de Birleşmiş […]

*Rusya ile Kırım’ı birbirine bağlayan ve Rusya ordusunun Ukrayna’ya askeri sevkiyatı açısından stratejik öneme sahip olan köprüye geçtiğimiz Pazar yapılan saldırıdan sonra Moskova süresi bu gece sona erecek olan Tahıl Koridoru Anlaşması’nın uzatılmayacağını açıkladı. Kremlin’den yapılan açıklamaya göre bu kararın köprü saldırısı ile ilgili olmadığı, Putin’in bu karara daha önce vardığı belirtildi. Temmuz 2022’de Birleşmiş Milletler ve Türkiye’nin arabuluculuğu ile varılan anlaşmaya göre, Rusya-Ukrayna savaşı nedeni ile limanlarda abluka altında olan Ukrayna tahılının güvenli bir şekilde ihraç edilmesi ve küresel gıda krizinin hafifletilmesi amaçlanıyordu ve anlaşma daha önce birkaç kez uzatılmıştı. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova saldırı ile ilgili Ukrayna’nın yanı sıra İngiltere ve Amerika’yı da sorumlu tuttu. Zaharova aynı zamanda Kiev rejiminin terörist olduğunu ve uluslararası bir suç örgütü olduğunu da ekledi. Rusya ile Moskova’nın ilhak ettiği Kırım’ı ayıran Kerç Boğazı üzerindeki köprüye yönelik saldırıda, o sırada köprüden geçmekte olan araçta bulunan bir çift hayatını kaybetti, çocukları ise yaralandı.

*Avrupa İstatistik Dairesi (Eurosatat)’ne göre Almanya’da yaşayan ve bir hafta tatil yapabilmek için yeterli gelire sahip olmayanların sayısı 2022’de artış gösterdi. Eurostat verilerine göre 2022’de her beş kişiden birisi tatil yapacak gelire sahip değil ve bu oran 2021’e göre %2 artış göstermiş durumda. Sol Parti Meclis Grup Başkanı DietmarBartsch’a göre bu durum Almanya’nın sosyal açıdan ne kadar derin bir bölünme içinde olduğunu gösteriyor.

*Avrupa Birliği ile Tunus mültecilerin AB’ye düzensiz göçünü önlemeyi amaçlayan bir anlaşma yaptı. Anlaşma çerçevesinde göçün engellenmesi karşılığı olarak Tunus’a mali yardım yapılacak. AB Komisyonu Başkanı Ursulavon der Leyen yaptığı açıklamada Tunus’un ekonomik kalkınmasını desteklemek istediklerini belirtti. Tunus’a yapılan ziyarette Leyen’e İtalya Başbakanı GiorgiaMeloni ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte eşlik etti. Anlaşma Tunus’a 105 milyon Euro tutarında AB fonu sağlıyor. Büyük borç yükü olan ülkeye aynı zamanda 150 milyon Euro bütçe yardımı yapılmasını da öngörüyor.

*Baykar firması tarafından üretilen insansız hava araçları olan İHA ve SİHA’lardan Kosova da satın aldı. Kosova Başbakanı AlbinKurti iki yıl önce başlayan görevinden bu yana ordudaki asker sayısını %80, savunma bütçesini de %100 arttırdı. Ayrıca ülkede 4500’den fazla NATO askeri bulunmakta. Öte yandan İHA ve SİHA’lardan kaç tane alındığı ve ne kadar ödendiği hakkında bilgi verilmedi.

*Avrupa Parlamentosu’nun İspanyol Sosyal Demokrat Türkiye Raportörü NachoSanchez Amor İsveç’in NATO üyeliği ile Türkiye’nin AB üyeliği arasında bağ kurulmasının yanlış olduğunu söyledi. İnsan hakları aktivisti ve iş insanı Osman Kavala, HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’li belediye başkanlarının serbest bırakılmaları gerektiğini ifade etti. NATO’nun demokrasilerin askeri kulübü, AB’nin ise demokrasiler kulübü olduğunu belirten Amor, tam anlamıyla demokrasi değilseniz AB’ye üye olamazsınız dedi. Kopengah kriterlerine uyum sağlanması gerektiğini ve Türkiye’nin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunların gerekliliklerini gayet iyi bildiklerini ifade etti. Ayrıca LGBT aktivistlerine, medya özgürlüğüne, sosyal medyaya baskının bitirilmesi gerektiğini savundu. Türkiye’nin demokrasi yanlısı sivil toplumlarının çabalarının farkında olduklarını ve bu çabaları yalnız bırakmak istemediklerini belirten Amor, iktidar partisi ve Erdoğan’a güvenlerini tamamen yitirdiklerini ekledi. Katılım sürecinin ile ve değerlerle, gerçek bir demokrasi olunduğunu gösterme yönünde siyasi irade ile ilgili olduğunu belirten Amor, nasıl yönetileceğine ve ne tip bir toplum olacağına Türkiye’yi yönetenler karar verir, AB ile yakınlaşma isteniyorsa toplum örnekleri ortadadır, şayet Rus tipi bir toplum isteniyorsa bu da haklarıdır dedi. Vize serbestisinin her iki taraf için de olumlu olduğunu belirten Amor, Kosova ve Gürcistan’ı örnek vererek kriterleri yerine getirdiklerini ifade etti.

*Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği konusunda “Önce gelin Türkiye’nin AB’de önünü açın, ondan sonra biz de İsveç’in önünü açalım” sözleri Alman basınında “ucuz şantaj” olarak değerlendirildi. Sudkurier Gazetesi’ne göre Erdoğan’ın NATO’daki tavrı, oy birliği ilkesini, Putin’in tanklarına karşı bir ittifak arayanların aleyhine ve kendi lehine nasıl düşüncesizce kullandığını gösteriyor. Avrupalıların Erdoğan’a cevabının “hayır” olduğunu belirtiyor. Bir başka Alman gazetesi PforzheimerZeitung’a göre “sultan” bir pazar yerinde gibi davranıyor ancak söz konusu NATO’nun geleceği. Bir başka Alman gazetesi LeipzigerVolkszeitung’a göre ise Erdoğan NATO’yu zayıflatıyor. Putin’in hedefi NATO’yu bölmek ve Erdoğan buna hizmet ediyor. Otoriter bir şekilde yönetilen Türkiye’nin AB’de yeri yok diye de ekliyor.

*Almanya’da islam ve göç karşıtı sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisine desteğin yüksek olduğu eyaletlerdeki okullarda aşırı sağcı vakalarda artış gözleniyor. Bu artışın özellikle Thüringen, Mecklenburg-Vorpommern ve Brandenburg eyaletlerinde olduğu söyleniyor. Aşırı sağcı olayların içerisinde, okullarda yasak olan Hitler selamı vermenin de kayıtlara geçtiği belirtiliyor. Almanya’nın doğu eyaletlerinde İslam ve göç karşıtı olan AfD partisi birinci güç olarak görünüyor. Parti, federal düzeyde de Başbakan OlafScholz’un partisi olan Sosyal Demokrat Parti’yi geçerek ikinci sıraya yükseldi. İç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenen partinin bazı kesimleri aşırı sağcı ve anayasal demokratik düzene tehdit olarak görülüyor. Parti ülke genelinde gördüğü destekten güç alarak bir sonraki genel seçimlerde başbakan adayı çıkaracağını belirtti.

*İngiltere’de asistan doktorlar beş günlük greve başladı. Doktorlar sendikasına (BMA) üye olan asistan doktorlar hükümetin önerdiği %5’lik artışı yeterli bulmayarak %35 zam taleplerini dile getirdiler.  BMA sendikasına üye olan 46 bin asistan doktorun %86’sının greve gitme kararı sonrası 600 bini aşkın randevu ertelendi. Ülkede geçen yıl %11’i aşan enflasyon ile son 40 yılın en yüksek enflasyon oranı görüldü. Bu enflasyon düzeyi ve pandemi süreci sağlık sisteminde sıkışmalara neden oldu. Mayıs ayında enflasyon %8,7 olarak ölçülmesine rağmen reel ücretlerin gerilemesi söz konusu.

*Telegraph Gazetesi’nin haberine göre, İngiltere, Türkiye’den kaçak yollarla İngiltere’ye giriş yapan göçmenleri sınır dışı etmek için Türkiye ile Arnavutluk tarzı bir anlaşmaya varmak istiyor. Gazetenin verdiği rakamlara göre yılbaşından bu yana 1000’den fazla göçmen Manş Denizi’ni aşarak İngiltere’ye ulaştı ve bu rakamlar geçmiş yıllara göre oldukça yüksek. İç İşleri Bakanı’na yakın bir kişinin ifadesi ile “Türkiye gerçek bir endişe kaynağı” olarak nitelendirildi. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, göçmenleri taşıyan küçük teknelerin Manş Denizi’ni geçerek ülkeye ulaşmalarını durdurma sözü vermişti. Geri kabul anlaşmaları, özellikle de sığınma hakkı verilmeyeceğini düşünen kişiler için caydırıcı olarak görülüyor. Bu kapsamda Arnavutluk ile yapılan anlaşma uyarınca İngiltere, ülkeye vizesiz giren göçmenleri hızla gereği göndermenin yanı sıra İngiliz Sınır Gücü görevlilerini Tiran Havaalanı’nda yasa dışı göçü ve organize suçu engellemek için konuşlandırabiliyor.

*İngiltere’de LeagueTwo ekiplerinden ForestGreenRovers takımının teknik direktörlüğüne 39 yaşındaki HannahDingley getirildi. Böylece İngiltere futbol tarihinde ilk defa bir kadın profesyonel futbol takımını yönetiyor oldu.

*Dünya Bankası’na göre 2020’de yaklaşık 2,2 milyar ton çöp üretildi. Bu miktarın 2050’ye kadar %73 artışla 3,88 milyar ton olması öngörülüyor. MikelaDruckman adlı genç kadın çöp ayrıştırma ve geri dönüşüm merkezlerinde yapay zeka kullanımı üzerine araştırmalar yapan İngiltere merkezli Grayparrot adlı bir oluşum başlattı. Bu yapay zeka sistemi, çöp ayrıştırma bantlarına yerleştirilen kameralarla gerçek zamanlı olarak çalışıyor. Bu sistem yılda 32 milyar nesne tarıyor. Bu taramalar sayesinde çöpler hakkında daha fazla bilgi ediniyoruz ve çöp ayrıştırma tesisi sahipleri tesislerini daha verimli hale getirebiliyor. İklim değişikliği ve çöp yönetiminin aslında birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirten Druckman, büyük markaların ürünlerini üretirken Greyparrot benzeri firmaların ürettiği verileri kullanarak daha geri dönüştürülebilir ürünler üretebileceklerini belirtiyor. Druckman bazı şirketlerin “yeşil göz boyadığını” ifade ederek, yeşil veya ekolojik ambalajlar üzerinde çok fazla şey söylendiğini ancak bunların bir kısmının doğru olmayabileceğini ve tüketicilerin kafalarını karıştırdığını söylüyor. İngiltere merkezli bir şirket olan Polytag, şirketlerin ürettiği plastik şişelerin ne kadarının geri dönüştürüldüğünü takip edebilmeleri için gözle görülmeyen morötesi etiket sistemi satıyor. Bu etikete sahip şişeler geri dönüşüm tesisine götürüldüklerinde üretim bandındaki Polytag makinası onları tespit edebiliyor. Böylece müşteriler geri dönüşümün miktarını öğrenebiliyor. Tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen her yeni gün yeni çöp tipleri ortaya çıkıyor. Örneğin son zamanlarda tüketimi artan e-sigaralar. E-sigaraların içerisinde plastik, metal, lityum pil, işlemci çipi ve LED ışıklar gibi farklı materyaller olduğu için geri dönüştürülmesi oldukça zor. Elektronik ürünlerin geri dönüştürülebilirliğini araştıran MaterialFocus adlı örgütün geçen yıl açıkladığı verilere göre İngiltere’de her hafta 1,3 milyon elektronik sigara çöpe atılıyor. Bu da her yıl 10 ton lityum pilinin çöpe atılması demek ki bu miktar 1,200 elektrikli araca pil sağlayabilir.

*Birleşik Krallık’ın özerk bölgelerinden İskoçya’da yer alan Orkney Adaları, Krallık içindeki statülerini değiştirmek ve Norveç, Danimarka veya İzlanda’ya katılmak gibi seçenekleri tartışıyor. Orkney’in yerel yönetim meclisi olan Orkney Adaları Konseyi Başkanı James Stockan, Orkney’nin Birleşik Krallık hükümetinden de İskoçya özerk hükümetinden de yeterli destek alamadığını belirtiyor. Nüfusa oranlı olarak bakıldığında gerekli maddi desteğin sağlanmadığını belirten Stockan, konsey üyelerini, adada yaşayanlara daha faydalı olacak bir yönetim türünü araştırma yönünde oy kullanmaya davet ediyor. Stockan Birleşik Krallık’ın taç toprakları olan Guernsey, Jersey ve Man Adası’nı inceleyeceklerini ifade ediyor. Orkney 1472’de İskoçya’nın kontrolüne geçene kadar Norveç ve Danimarka tarafından yönetilmişti. Danimarka, Norveç ve İsveç Kralı 1.Christian’ın kızı olan Margaret ile evlenen İskoçya Kralı 3.James’e söz verilen başlık parasının ödenmemesi üzerine İskoçya Parlamentosu, 1.Chrsitian’ın başlık parasına teminat olarak gösterdiği bu adaya el koymuştu. Stockan da bu duruma atıfta bulunarak tarihlerinin büyük kısmında Birleşik Krallık’ın değil Kuzeyli krallıkların parçası olduklarını belirtiyor. Öte yandan Birleşik Krallık hükümeti, ülke genelinde yerel yönetimlere 2,2 milyar sterlin kaynak aktararak kırsaldaki şartları iyileştirmeyi hedeflediklerini, bunun 50 milyon sterlininin de Orkney’in de aralarında bulunduğu İskoç adalarına aktarıldığını ifade etti. Hükümet sözcüsü Birleşik Krallık birleşik kaldığı sürece her zaman daha güçlü olacaktır diyerek Orkney’e daha fazla özerklik verilmeyeceğini belirtti. İskoç hükümeti 2023-24 yıllarında Orkney Adaları Konseyi’ne hizmetlerin finansmanı için 89,7 milyar sterlin aktarılacağını ifade etti.