Yıllarca Demokrat İzmir Gazetesi’nde birlikte çalıştığım Attilâ İlhân ile çoğu zaman olduğu gibi o günde 09.15 vapuruyla Karşıyaka’dan İzmir’e yol alıyorduk.
Sabaha karşı asılanların hüznünü yaşadığım için ölüm sessizliğini yaşıyorduk.
Onlar;
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’dı!
Ve onlar, Attilâ İlhân’a göre;
“Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı.”
Denizleri çok sevmesine rağmen THKO’nun savaşımının Türkiye koşullarında geçerliliğinin olamayacağına inanan Attilâ İlhân’ı işte ilk kez o gün ağlarken görüyordum…
*****
Daha sonraları -tam da bugün- aramızdan ayrılan Ahmet Kaya’nın bestesiyle dillerden düşmeyen “Mahur Beste”
6 Mayıs’ta yazılmıştı.
Ve 68 Kuşağı’nın önderlerinden Deniz için yazılan ilk şiirdi.
Attilâ İlhân gözündeki yaşı ile “Mahur Beste”yi okurken kaldı aklımda.
Üstünden yıllar geçse de “Mahur Beste” ne zaman çalınsa kulağıma ben hep 6 Mayıs 1972’de 09.15 vapurunda Attilâ İlhân’la hüzünler içinde kaldığımız o günü yaşıyorum.
*****
Unutmadık Denizler’i…
Unutmadık Attila İlhan’ı…
Unutmadık gözüm Ahmet Kaya…
22 yıl geçse de…
Seni de unutmadık
“O Mahur Beste Çalar…”
Sen de yüreğimizin sıcaklığındasın…
Unutmadık…
MAHUR BESTE
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırızBir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardıBitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara