İzmir Gazeteciler Cemiyeti, kültür ve sanat ile bir araya getirecek organizasyonlarına devam ediyor.
‘Şiir Her Zaman’ etkinliğinin ilki Gazeteci/Yazar/Şair Oğuz Tümbaş’ın moderatörlüğünde Karataş Basın Merkezi’nde gerçekleşti.
Şair/Yazar Hidayet Karakuş’un konuk olduğu etkinliğe; İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Genel Sekreter Reşat Yörük, Yönetim Kurulu Üyesi Esat Erçetingöz, İGC üyeleri ve gazeteciler katıldı.
“GAZETECİLER FİKRİ İSYANLARINI DİLE GETİRMELİ”
Basın mesleğinin; kültürün, edebiyatın, yaşamın zenginliklerinin en güzel yansıtıcısı olması gerektiğini ifade eden İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Tüm bunlardan koptuğumuz için giderek yüzeyselleşiyoruz. Oysa beslenmek zorundayız. Bu da kültür nesli olmaktan geçer. Bizler bilgiyle, şiirle, edebiyatla harmanlanmalıyız. Gazeteciler fikri isyanlarını dile getirmeli. Bu noktada bu akşam ‘Şiir Her Zaman’ etkinliği için bir aradayız, şiirlerle konuşuyoruz ama aslında gazeteciliği var etmek amacıyla her türlü çabayı ortaya koyan insanları derinliklerle buluşturmak için küçük bir yol oluşturmaya çalışıyoruz. Her zaman doğruların peşinde gidelim ve edebiyatla, sanatla her an yaşayalım” dedi.
“ŞİİRİMİN BAŞKENTİ İZMİR”
Bu yıl 79. Yunus Nadi Roman Ödülü’nü ‘Bana Bir Resmini Yolla’ adlı eseriyle kazanan Hidayet Karakuş’un yaşamı boyunca şiiri çok önemsediğini ve şiirlerinde çok farklı imgeleri kullandığını vurgulayan Gazeteci/Yazar/Şair Oğuz Tümbaş, “Hidayet şiirlerinde dile çok önem verir. Arı duru bir Türkçe kullanmaya özen gösterir. Şiirin yanı sıra çocuk kitapları ve romanlarını büyük bir titizlikle okuyucularıyla buluşturur. Türk edebiyatı için çok kıymetli bir isimdir. İzmir’de yaşayan bir şair olarak gözlemlerini de çok iyi aktarır. Benim şiir yaşamımda da İzmir’in yeri çok ayrıdır, şiirimin başkenti diyebilirim” ifadelerini kullandı.
“HİÇBİR ZAMAN ŞAİR OLURUM DİYE DÜŞÜNMEDİM”
İlk şiirini 13 yaşında Kıbrıs olayları esnasında ulusal bir coşku ile yazdığını dile getiren Hidayet Karakuş, “O dönem kasaba pazarlarında destancılar vardı. Cinayetleri, felaketleri destanlarla anlatırlar. Pazarda da makamlı okuyarak 25 kuruşa satarlardı. Bu bellekten hareketle şiirimi yazmıştım. O zaman yazmasaydım sonra da yazamazdım. Beni etkileyen Atilla İlhan, Cahit Sıtkı Tarancı, Nazım Hikmet gibi pek çok şair var. Bu şairlerin Türkçesinden, dünyaya bakışlarından çok etkilendim ve beslendim. Bir yandan yazdım, bir yandan okudum. Hiçbir zaman ‘şair olurum, kitabım çıkar’ düşüncesinde olmadım” dedi.
“ŞİİR AYAKLARIMI YERDEN KESİYOR”
Çocuk kitapları, öyküleri ve romanları olmasına rağmen önceliğinin şiir olduğunu belirten Karakuş, “En çok şiir benim ayaklarımı yerden kesiyor. Şiirin büyüsü daha fazla. Şiir ile yarattığınız bir dize sizi büyük bir coşkuya iter. Söylemek istediğinizi daha derin, yalın söylemeniz gerekir. Aynı zamanda şairlerin yaşadıkları coğrafya ile çağının tanık olduğu şeyleri yazması çok önemli. Her yüzün bir öyküsü, şiiri var” dedi.
“ACILAR, HAKSIZLIKLAR SANATÇININ YÜREĞİNE VURUR”
Sanatçıların topluma karşı sorumluluğunun olduğunu ve öncelikle aydın olmak zorunda olduklarını vurgulayan Karakuş, “Aydın olmak öngörülü olmaktır. Olayları bilgi ile besleyip bilgilerden yola çıkarak geleceği görmektir. Şair şiirleriyle, yazar öyküleri ve romanlarıyla bunu yapar. Dünyanın en güzel şiirini yazsa da toplumsal olaylara karşı suskun kalanlara aydın diyemem. Sanatçı isyanını sözcüklerle ortaya koyar. O sözcükleri öyle kullanmalı ki yeri geldiğinde kurşun gibi yeri geldiğinde güzel kokan bir çiçek gibi dizeleri konuşturmalı. Dil bu açıdan en büyük aracımız. Bunu kullanmak çok önemli. Dünyadaki bütün acılar, haksızlıklar sanatçıların yüreğine vurur. Vurmuyorsa o yürekte bir sorun vardır. Ben de yaşamım boyunca bunları yazmaya çalıştım” dedi.
“SANATÇILAR DİLİNE ÖZEN GÖSTERMELİ”
Dilin her şey olduğunu, yazarken de konuşurken de Türkçenin sesini duyurmaya, bağlı kalmaya çalıştığının altını çizen Karakuş, “Dil bizim dünümüz, bugünümüz, geleceğimiz. Sanatçıların diline çok özen göstermesi lazım. Şairler, yazar yazdıklarından sorumlu. Gelecek kuşaklara, okurlarımıza Türkçeyi doğru iletmeli, titiz davranmalıyız. Çünkü bizim kitaplarımızı okudukları zaman Türkçemizin güzelliğini görmeliler. Bu açıdan sözcüklerin seçimi ve söz dizimi çok önemli” diye konuştu.
Hidayet Karakuş’un ‘Kül Kahvesi’ isimli kitabından şiirler de okuduğu gecenin sonunda İGC Başkanı Dilek Gappi, Gazeteci/Yazar/Şair Oğuz Tümbaş ve Şair/Yazar Hidayet Karakuş’a çiçeklerini takdim etti.