AKP’nin iktidar anahtarı ABD’nin elinde…
ABD ne istiyor, SARAY ne yapıyor? Bu sorunun yanıtı sis bulutlarını dağıtıyor….
***
Emperyalizmin sözcüsü olan bir sivil toplum kuruluşu; Uluslararası Kriz Grubu (International Crisis Group-ICG) raporlarında Türkiye’ye biçilen görevi ve terör örgütü PKK’nın ne yapması gerektiğini açıkça belirtiyordu.
2017 yılında bu raporu köşemde yazıp yorumlamıştım… Bugün yaşanan sürecin üzerindeki yaldızları kazıdığınızda altında bu raporu göreceksiniz…
RAPOR BUGÜNÜ ANLATIYOR!
7 yıl önce Yeniçağ gazetesindeki köşemden aktarıyorum;
“Uluslararası Kriz Grubu küresel güçlerin emrinde bir kuruluş.
Hedef bölgelerdeki “emperyalist niyetleri” rapor adı altında yayınlıyor ve iktidarlara ayar veriyor.
2 Mayıs tarihli raporu yine “Kürt sorunu” odaklı! Türkiye’nin bölgede ulusal çıkarları için yaptığı askeri hamleler eleştirilirken, iktidara çözüm olarak şunlar öneriliyor:
* Ana dilde eğitim hakkı,
* Kürtlere yönelik özerk yönetim modeli,
* Seçim barajının düşürülmesi,
* Kimlikten arındırılmış bir yeni anayasa…
Yani söylemek istedikleri Türk kimliğinin anayasadan çıkarılması…
Ellerinden gelse “Türk milleti yoktur” diyecek kadar ileri gidecekler!
Özeti; 100 yıllık emperyalist plan…
Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı ile denize döktüğü bu kanlı plan küresel güçlerin taşeron örgütleri tarafından Suriye, Irak, İran ve Türkiye’de hayata geçirildi!
Birbirine rakip gibi görünseler de; PKK-YPG de IŞİD de aynı oyunun figüranları…
Yeniden rapora dönelim çünkü Uluslararası Kriz Grubu’nun iki raporu arka arkaya yayınlandı. 2 ve 4 Mayıs tarihli raporlar…
İlk rapor Türkiye’ye yönelik, ikincisi ise PKK’nın ne yapması gerektiği üzerine yazılmış.
Raporda, PKK’ya “Türkiye’de çatışmak ya da Suriye’ye yönelmek” gibi iki seçenek sunuluyor.
Kriz grubu 4 Mayıs tarihli raporla PKK’ya hitap ediyor. Önünde iki seçenek var diyor;
1- Suriye’nin kuzeyinde PYD’den aldığın destekle Türkiye’ye saldırılarına devam etmek.
2- Suriye’nin kuzeyinde kurduğun öz yönetimi pekiştirmek…
İkisi birden olmaz diyor Kriz Grubu… Ve şöyle akıl veriyor; Türkiye’deki saldırılarını durdur, Fırat’ın doğusunda Cezire ve Kobani kantonlarını birleştirerek gerçekleştirdiğin öz yönetim bölgesini pekiştir… Bu bölgedeki muhalif Kürtlere ve diğer etnik gruplara yönetimde haklar tanı… Kobani ile Afrin’i birleştirmekten vazgeç… Sincar’dan çekil, böylece ABD’den aldığın desteği sürdür… Aksi halde ABD, NATO müttefiki Türkiye ile senin aranda kalıyor ve Türkiye ile arasını fazla açmak istemiyor…
AÇILIMI YAP PKK’DAN KURTUL!
İlk raporda “Türkiye’ye açılımı yeniden başlat, özerklik ver” deniliyor. Türkiye bu adımı atarsa karşılığında PKK’ya da ‘Suriye’ye yönel, oradaki kazanımlarını sonuca ulaştır’ hedefi gösteriliyor.
***
2017 yılının Nisan ayındaki referandum öncesi de tıpkı bugün olduğu gibi Barzani aparatı gündemdeydi…
2017 Mart’ında “Bozkurt İşareti ile Kürdistan” başlığı ile kaleme aldığım yazı bugünlerin taşlarının nasıl döşendiğini gösteriyor:
“Başbakan Binali Yıldırım, Bozkurt işareti yapmasından kısa süre sonra Barzani’yi ağırladı!
Barzani’nin gelişi öyle basit bir olay değil.
Referandum öncesinde, Kürdistan bayrağını Türk Bayrağı ile göndere çekerek verilen mesajı emperyalistler anlamlı bulmuştur.
Zaten hedefleri de o yönde! İki bayrağın birleşmesi! Birleşmek için önce ayrışmak gerekiyor. Böl, parçala, yut hikayesi…
Türkiye kendi eli ile, adını da çekinmeden söyledikleri; Irak Kürdistanı’nı kurdu!
Suriye Kürdistan’ı da PKK/PYD üzerinden oluşturuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı, Barzani’nin çok yakını olan İlnur Çevik, New York Times’a; “Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürt kantonunu tolere edebilir” dedi!
Yani Saray’ın danışmanı İlnur Çevik’e göre Suriye sınırımızdaki Kürdistan da “tamam!”
Geriye bizim memleket kalıyor!
***
Referandum sonrası gördüğüm, planladıkları süreci özetleyeyim:
1) Barzani’ye “PKK ile mücadele et” görevi verilecek. Çatışmalar şimdiden başladı! Tahmin edersiniz; al gülüm ver gülüm mücadelesi! Bu süreçte ölenler emperyalizmin büyük oyununda figüran olacak.
2) PYD’ye de benzer şekilde PKK ile ayrışması öğütlenecek! Böylece Türkiye’de kamuoyu Barzani’ye nasıl ısındırıldı ise, PKK ile ayrışan PYD’yi de içine sindirecek!
3) PKK görevini yapmış ve geri çekilmiş olacak. Silahını bırakmadan etkinliğini azaltacak, oyun kurucular tarafından sahne gerisine alınacak ama bitirilmeyecek.
4) Bu yeni “barış” ortamı ve yeni “komşularımızla” birlikte ekonomik işbirliği süreci başlayacak. Barzani ile olan ekonomik ve sosyal ilişkiler tavan yapacak. Türk kamuoyunu uyuşturmak için Irak’ın kuzeyindeki petrol ve doğalgaz Türkiye’ye akıtılacak… zamanla Irak ile Suriye sınırımızın bir bölümündeki “Kürdistan”a alışmış olacağız.
Kürt bölgelerine milyarlarca dolar akıtılacak. Sınırın öte yanı, Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız için cazibe merkezi olacak. Siyasi bölünmenin öncesinde ekonomik ve sosyal entegrasyon yani…
(Tam da böyle oldu… PKK, eylemlerini Ankara’daki TUSAŞ saldırısına kadar azalttı. Bugün Erbil’e gidenler bölgeyi Ortadoğu’nun Paris’i olarak anlatıyorlar)
***
Barzani boşuna gelmedi. Bir taraftan Bozkurt işareti yaparak ülkücüleri etkilemeye çalışan iktidar öte yandan Barzani hayranlarının oylarına talip!
“Emperyalizmin çocuğu Barzani’yi nasıl başkan gibi ağırlarsınız!” diye haklı tepkiler var.
Yanıtı belli bir soru ile bitirelim: “Emperyalizmin tek çocuğu Barzani midir?
***
RAPORUN DAYATTIĞI: YENİ AÇILIM, YENİ ANAYASA!
Değerli okurum, 2017 referandumu öncesine giderek yukarda özetlediğim iki yazımla; bugün Bahçeli’nin düğmesine bastığı sürecin başlangıç değil, yıllara yayılan bir planın en önemli adımlarından biri olduğunu aktarmaya çalıştım.
Geliyorum diyen bir yıkım planı…
Türkiye ekonomik olarak batmış, halk derin bir bunalımın içinde. AKP’nin iktidarda kalma şansı yalnızca ekonomiyi düzeltmesine, refahı artırmasına bağlı…
Bu amaçla her türlü tavize açık bir iktidar var.
SON SALDIRI
PKK’nın (henüz üstlenmediler) TUSAŞ’ta masumlara yönelik son hain saldırısı, yeni açılım öncesinde bir pazarlık eylemi olarak görünüyor…
Öcalan’ın sürece dahil olmasını hızlandıracak planın parçası gibi…
ABD ise 140 bin kişilik iyi donatılmış Suriye’deki YPG’yi, aylardır kapı kapı dolar arayan Türkiye’nin hedefi olmaktan çıkarmak istiyor… Dahası Türkiye’den YPG’yi tanımasını bekliyor… Bu istek Esad ile barışma olasılığını sıfıra indirmesinin yanı sıra Türkiye’nin Rusya etkisindeki BRICS’e neden kabul edilmeyeceğinin de bir yanıtı…
AKP’nin açılım ve yeni anayasa baskısını, yukarda özetlediğim kriz grubunun önerisindeki maddeleri okuyarak bir kez daha düşünün…
ABD, AKP’yi iktidarda tutacak kilidin anahtarını kriz grubunun planına bağladı.
Muhalefet bir an önce seçimi zorlayıp o planı yırtacağını, seçim sonrası Kürtlerle olan kardeşliği derinleştirecek, – var ise – sorunları ortadan kaldıracak adımları atacağını büyük bir enerji ile topluma anlatmalı, Saray’ın dümen suyunda görünmekten kurtulmalıdır.
(12punto.com.tr)