Tarihten ders almak !

» Köşe yazarları » Tarihten ders almak !

İdris Akyüz yazdı…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ABD’deki Sosyalist Enternasyonal Toplantısında Kıbrıs Rum kesimi AKEL Partisi temsilcisi Stefanos Stefanou’nun Kıbrıs Barış Harekatı’na “işgal” demesi üzerine salonu terk etti. Ardından geri döndü ve diplomatik bir ifade ile Stefanou’nun ağzının payını verdi !

Bu sahne bana dış politika ve diplomasiyle ilgili iki ayrı olayı hatırlattı…

Birisi eski Dışişleri ve Savunma Bakanlarından Hasat Esat Işık’ın, Paris Büyükelçiliği sırasındaki tavrı diğeri de Kıbrıs Harekatı döneminin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in Kıbrıs sorunuyla ilgili tarihe not düşecek sözleri…

            ***

Yıl 1972’de… Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi Hasan Esat Işık… Fransızlar, Lyon şehrinde 1915’i ve “sözde Ermeni soykırımı”nı simgeleyen  bir anıt dikmek istiyor. Hasan Esat Işık, anıtın açılmaması için büyük bir mücadele veriyor ama başaramıyor. Hal böyle olunca anıtın açılacağı gün, Ankara’ya bir telgraf gönderiyor ve diyor ki;

“TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin haysiyetini korumak için, aksine talimatları yoksa bugün saat 14.00’teki THY uçağıyla Ankara’ya dönüyorum”

Ardından, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın önüne siyah bir çelenk bırakıp, söylediği gibi anavatana dönüyo…

***

İkincisi…

Tarih, 25 Eylül 1980… Yer; Yeşilköy Havaalanı (Bugünkü Atatürk Havalimanı) 12 Eylül 1980 faşist darbesinden kısa bir süre sonra… Türkiye’nin Avrupa ilişkileri henüz resmen askıya alınmamıştı. CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Turan Güneş’in Avrupa Konseyi üyeliği devam ediyordu.

Puslu bir perşembe sabahıydı… Hoca; Avrupa Konseyi toplantısına katılmak üzere Strasbourg’a gidiyordu…Üzerinde siyah bir “kolombo pardesüsü” koltuğa gömülmüş, neredeyse ayakkabıları çenesine değecek biçimde gazete okuyordu. Turan Hoca ile çok iyi bir hukukumuz ve diyalogumuz vardı. Yanına vardım. Beni fark ettiğinde gözlüklerin üzerinden bakarak, başını iki yana salladı ve  “Ne var, ne istiyorsun?” dedi?

Hocam, hayırdır ! Nereye gidiyorsunuz?

12 Eylül… Darbe… Türkiye – Avrupa ilişkileri demeye kalmadı Turan Hoca, elindeki gazeteyi bir yana bırakıp, kısa bir yanıt verdi;

-Avrupa Konseyi toplantısı için Strasbourg’a gidiyorum, dedi… (O zamanki askeri yönetim; Türkiye’nin 12 Avrupa Parlamentosu üyesinden sadece 4’üne Strasbourg’a gitme izni vermişti. Bunlardan biri de Turan Güneşti.)

Derli toplu bir Turan Güneş haberi çıkarmak mümkün değildi. Daha başka sorular da gerekiyordu ve bunlardan en önemlisi Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceği sorusuydu… Kısa bir süre sessizlik oldu ve Turan Güneş dedi ki:

“Bu sorunun yanıtı mevcut statükodur. Toplumlararası görüşmeler; iki bölgeli, iki taraflı federe devlet gibi adı ne olursa olsun, çok sayıda temas ve fikir teatileri olabilir. Ancak bunlardan hiç bir şey çıkmaz. Bir iki ufak tefek rötuşlar bu sınırlar baki kalır. Gün gelir Rum tarafı Yunanistan’a, Türk tarafı da Türkiye’ye iltihak eder. Başka hiçbir şey olmaz !”

***

Sonuç olarak demem o ki;  her iki olayda devlet katında görevde olanların ve bundan sonra görev alacakların, olaylar karşısındaki ciddiyetleri duyarlıkları ve  bilgelikleri  bakımından kulaklarına küpe olsun!