İzmir Körfezi’nde binlerce irili ufaklı balık kıyaya vurmuş, toplu balık ölümleri, vatandaşları tedirgin etmişti. Balık ölümleriyle beraber bölgede kötü koku etkin olurken, körfezin rengi yeşile dönmüştü. Yetkililerin bölgede yaşanan kirliliğe ilişkin incelemeleri sürerken, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul da Körfez temizliği için istiridyelerin kesin olarak etkilerinin bulunduğunu aktardı. Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, bu uygulamanın hem Avrupa hem de Amerika’da örneklerinin görüldüğünü söyledi.
Sanayi ve çevresel atıkların körfeze fazla miktarda girmesiyle, körfezde bir kirliliğin söz konusu olduğunu aktaran Prof. Dr. Tanrıkul, şunları kaydetti:
“Temizlik için Körfeze giren su kaynaklarının ıslah veya arıtma tesislerinden yeniden de reorganize edilmesi veya kapasitesinin arttırılması gibi projeler var. Doğal bazı katkı sağlayabilecek çözümler de var. Bunlar içerisinde en önemlisi ‘istiridyelerin’ popülasyonun arttırılması. İzmir Körfezi’nde de ‘istiridye’ üzerine bir proje başlatılarak, istiridyeler uygun olan bölgelere resiflendirilebilir. Sayısının da arttırılmasıyla doğal olarak denizde yaşayan bu canlıların, körfezin temizlenmesi üzerine pozitif etkileri kesinlikle görülebilir.”
“İstiridyeler fosfor ve azot miktarını azaltırlar”
İstiridyelerin beslenmek için azot ve fosforu kullanan çift kabuklu canlılar olduğunu ifade eden Tanrıkul, Körfezin de bir kısım kirliliğinin azot ve fosfordan geldiğini belirtti. Sözlerini sürdüren Tanrıkul, “Körfezde azot ve fosforun fazla olması, alg patlamalarının yaşanmasına neden olur ve bunlar oksijeni tüketir. Arkasından toksinlerini suya bırakmalarıyla, suyun içerisinde zehirlenmelerin meydana gelmesine neden olan kimyasal maddeler oluşur. İstiridyeler kimyasal atıklardan, fosfor ve azotu kullanarak bir nebze fosfor ve azot miktarını azaltırlar. Beslenmeleri için kullandıkları alglerle de algleri azaltarak temizliğe katkıda bulunacağı kesindir” ifadelerine yer verdi.
Günde 150 litre suyu filtre edebiliyor
Bir istiridyenin günde 150 litre suyu filtre edebildiğini vurgulayan Tanrıkul, 1 saat içerisinde de 1 litre suyu 3 kere filtre edebildiklerini ifade etti. İstiridyelerin, denizdeki alglerin hepsini tüketerek yok etiğini de anlatan Tanrıkul, kimyasal maddeleri de kullandığını ve suyun böylece daha berrak ve temiz olmasına katkıda bulunduklarına işaret etti.
“Planlaması yapılmalı, kısa sürede gerçekleştirilebilecek bir durum değil”
İstiridyelerin nereye konuşlandırılması, kaç adet olması gerektiği üzerinde de çalışılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tanrıkul, bu uygulamanın; bin veya 2 bin tane istiridyenin yerleştirilmesiyle ya da kısa sürede gerçekleştirilebilecek bir sonuç olmadığına dikkat çekti. Sözlerine devam eden Tanrıkul, şu ifadelere yer verdi:
“İstiridye üretimi ya da nakillerini yapıp, belli bölgelere yerleştirilip daha sonra suyun filtrasyonuna neden olarak temizliği yapabilmek önemli. Körfezde tonlarca su var. İstiridyeler tonlarca suyu tamamen temizleyemez. Fakat diğer konvansiyonel yöntemlerle beraber doğal filtrasyon yapan istiridyeler gibi canlıların da Körfez’de organize edilmesiyle büyük katkılar sağlayacağını düşünüyorum.”
“Sağlık açısından insanlara da olumsuz sonuçlar yansıyabilir, mutlaka tedbir alınmalı”
“İzmir Körfezi kapalı bir körfez” diyen Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, iç körfezde su akıntısının düşük olduğunun altını çizdi. Bu yüzden her geçen gün kirliliğin de arttığını belirten Tanrıkul, “Global ısınma dediğimiz ekolojik bir bozukluğa sebep olan bir iklim değişikliği söz konusu. Kirlilik ve global ısınma birlikte hareket ettiği zaman, iç körfezde ciddi problemlere neden olabilir. 2 yıl önce alg patlamaları vardı. Arkasından deniz marulu üremeye başladı. Şimdi de balıklar ölmeye başlıyor. Bunun ilerisi daha da kötü olacak gibi görünüyor. Çünkü kirlilik oranları artıyor. Mutlaka tedbir alınması gerekiyor. Körfez belki tamamen temizlenmez ama ilerlemesi yavaşlatılabilir ya durdurulabilir. İleride sadece hayvanlara değil de insanlara da sağlık açısından olumsuz sonuçları yansıyacak gibi görünüyor” cümlelerini aktardı.
Proje için değerlendirilebilecek 3 istiridye türü bulunuyor
Proje içerisinde değerlendirilebilecekleri 3 istiridye türünün bulunduğuna vurgu yapan Tanrıkul, ikisinin istilacı, birinin de yerli tür olduğunu söyledi. “İstilacı olarak pinctada radiata ve spondylus spinosus, yerli olarak da ostrea edulis bulunuyor” diyen Tanrıkul, bunlar arasında Pinctada radiata ve ostrea edulis türlerinin İzmir bölgesinde yer aldığını ve yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
“Yetkililerle birlikte çalışabiliriz”
Tansel Tanrıkul, kendilerinden talep olduğu taktirde planlama içerisinde yer alabileceklerini, danışmanlık yapabileceklerini ya da konuyu yönlendirebileceklerini ifade etti.