Pozitivizm Meselesi
"ortama uyum sağlamakta güçlük çeken zayıf canlılar zaman içinde yerlerini, ortama daha kolay ayak uydurabilen daha güçlü canlılara bırakır.” (Evrim Ağacı platformundaki tanımlama) Sorun şu oldu; sağ ideoloji bunu alıp kapitalist düzeni açıklamak, savunmak ve en önemlisi normalleştirmek için kullandı. Böylece ezen-ezilen ilişkisi “doğanın kanunu” yani “normal” oldu. Ne de olsa güçlü olan güçsüzü ezerdi.
İngilizce bir tabirle cevap vermek istiyorum özür dileyerek: Bull-shit!
Marx’ın ve Engels’in Darwin’in çalışmalarına saygı duyduğu, okuyup yorumlayıp hatta etkilendiği bilinir. Ancak “1845’te, Alman İdeolojisi’nde Marx ve Engels, yaşam ihtiyaçlarını üretme yeteneğinin insanları diğer hayvanlardan ayırt ettiğini öne sürmüşlerdi. Bu, Engels’in tamamlanmamış Doğanın Diyalektiği kitabında tekrarladığı ve genişlettiği bir argümandı: Tartışmayı yürütebilmek için bir süreliğine “varoluş mücadelesi” ifadesinin doğruluğunu kabul edelim. Hayvanın yapabileceği şey en fazla toplamaktır; insan ise üretir, kelimelerin en geniş anlamıyla, o olmasaydı doğanın üretemeyeceği geçim araçlarını hazırlar. Bu, hayvan topluluklarındaki yaşam yasalarının insan toplumuna koşulsuzca aktarımını imkânsız hale getirir. Engels, Marksist doğa görüşünün temel bir öğesini, maddenin farklı biçimlerinin ve karmaşıklıklarının farklı bilimsel yasalarla açıklanacağını yeniden ifade ediyordu. Atomların ve moleküllerin hareketlerini yöneten yasalar, bilardo toplarının hareketlerini yöneten yasalarla aynı değildir; insanlar diğer hayvanlarla aynı fiziksel ve biyolojik yasalara tabi olan fiziksel ve biyolojik canlılardır, ancak bizler de varoluş araçlarımızı üreten sosyal varlıklarız, bu nedenle yaşamlarımız ve tarihimiz fizik ve biyoloji tarafından eksiksiz biçimde açıklanamaz. Engels’in yazdığı gibi, “Bir dizi sınıf mücadelesi olarak tarih anlayışı, onu varoluş mücadelesinin zayıf ayırt edici evrelerine indirgemekten içerik olarak çok daha zengin ve çok daha derindir.”
“Doğanın bir tarihi olduğu, türlerin doğal süreçlerle ortaya çıktığı, değiştiği ve ortadan kaybolduğu fikri, sosyalist düşünce için kapitalizmin ebedi olmadığı, ancak zamanın belirli bir anında ortaya çıktığı ve bir gün yok olacağı fikri kadar devrimci ve onunla aynı derecede önemlidir.” (Ian Angus, www.tribunemag.co.uk, çeviri: Pelin Tuştaş)
Bkz. Bilimsel Sosyalizm. Buna başka bir yazıda daha ayrıntılı değinelim.
Mesele, gerçekten Evrim Teorisi ile Marksizm’in ilişkisinde iki taraftan birini tutmak veya birinin diğerinden etkilenmesi değil.
Mesele aslında, bugün dünyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırken hangi bilgiyi nasıl süzgeçten geçireceğimiz galiba. Fanatikliğe değil, yaratıcı düşünceye ihtiyacımız var. Kavramları, kuramları çarpıştırmaya çalışmalıyız. Bağlamları kurarken özgürce düşünmeliyiz. Bilimin, bilginin, yerini inanca bırakması ise en tehlikelisi.