Manisa Belediyesi, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında da basının güçlü kalemleri Şule Aydın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel ve Timur Soykan’ı ağırladı.
Kültür Merkezi Lale Salonu’nda gerçekleşen Basın Özgürlüğü Hepimiz İçin başlıklı panelde, yazdıklarıyla kamuoyunda büyük yankı uyandıran ve basın özgürlüğü adına önemli duruş sergileyen kalemler, basın özgürlüğün toplum için taşıdığı önemi ve karşılaştıkları zorlukları paylaştı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, CHP İl Başkanı İlksen Özalper, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğu, Manisa Baro Başkanı Sevgi Başak Yeşilmalay, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Gülbahar Tahmilci, Manisa Büyükşehir Genel Sekreteri Burak Deste, Genel sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları, CHP ilçe başkanlarının da katıldığı etkinliğe, Manisalılar yoğun ilgi gösterdi.
Salona sığmayan izleyiciler için fuayede kurulan ekranla program canlı yayınlandı.
“Manisa’ma Bambaşka Bir Hava Geldi”
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Manisa’ma bugün sizin sayenizde bambaşka bir hava geldi.
Üniversite yıllarımdan beri neredeyse her gün annemi ararım. Bugün o bile beni arayarak, ‘Barış’ı izlemeye geleceğim’ dedi. Bu şehirde böyle bir heyecan yarattığınız için size teşekkür ediyorum. Sizleri, Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu gibi demokrasi şehitlerimizle bir görüyorum. Kaleminizin gücüyle hepimize ışık tutuyorsunuz. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nüz kutlu olsun. Sizleri, başarılı haberlerimizi görüşmek üzere yeniden davet edeceğiz, yeniden bir araya geleceğiz. İyi ki varsınız” dedi.
”Bizi Buluşturan Bu Memlekete Olan Sevgimiz”
Panelde ilk sözü alan Şule Aydın, “Basın özgürlüğünden, kalemini korumaya çalışan gazetecilerden çok korkuyorlar. Susturmaya çalışıyorlar, korkutmaya çalışıyorlar. Dünyanın herhangi bir yerinde bizim yaşadıklarımızı yıllara yayarak yaşıyorlar. Ama biz bir günde o kadar çok şey yaşıyoruz ki hiç bir şeyi hafızamızda tutamıyoruz bile. Ne öfkemizi ne de toplumsal tepkimizi. Her şey unutuluyor ve gidiyor. Namuslu gazeteciler, size çok şey anlatıyorlar. Gazeteciler iyi ki var. Onlar sayesinde hafızayı diri tutup sonuca ulaşabiliyoruz. Burada olanlar, beşimizde ideolojik olarak aynı hatta değiliz. Ama bizi buluşturan bir tane bir şey var bu memlekete olan sevgimiz. Bu memlekete olan sevgi hali de çok büyük bir kavgayı gerektiriyor. Saraylara, sultanlara teslim edecek bir memleketimiz yok bizim. Korkmuyor muyuz? Hepimiz insanız, evet korkuyoruz. Ama o korkunun bizi teslim almasına izin vermiyoruz. Çünkü bu bir mücadele alanı. Omuz omuza devam ediyoruz. Hepimizi sığdırabilecekleri kadar büyük bir ceza evi yok” dedi.
‘Gazeteciler Bu Çağın Tanığıyız”
Gazetecilerin neden susturulmak istendiğini anlatan Barış Terkoğlu, “Bir suç işleseniz ilk yapacağınız şey delilleri ortadan kaldırmak. Sonra tanıkları ortadan kaldırmaya çalışırsınız. Biz gazeteciler olarak bu çağın tanığıyız. Bu çağın yolsuzluklarına, hukuksuzluklarına, adaletsizliklerine tanığız. O yüzden siz kendi saraylarınızda her dakika yüzlerce emeklinin maaşını harcıyorsanız, halkınızı açlığa mahkum ediyorsanız, bunları yazanlarıda sevmezsiniz. Siz eğer ülkenizde yıllarca ama yıllarca bir terör çetesiyle iş birliği yaptıysanız; orduya, polise, bürokrasiye sokmuşsanız yetmemiş okullara sokmuşsanız, bütün sınav sorularına bunların eline vermişseniz, bunları yazanları hapse atarsınız, sevmezsiniz. Siz eğer ülkenizde büyük bir yolsuzluk düzeni kurmuşsanız; yarın yaşayacağı, yarın maaş alacağı, yarın iş sahibi olacağı bir ülke garantisini gençlerinize vermediğiniz halde köprülerin otoyolların havaalanlarının müteahhitlerine milyarlarca dolarlık garanti veren bir iktidarsanız siz bunları yazanlardan rahatsız olursunuz” diye konuştu.
“Bu Ülke, Elinde Süngü Savaşarak Ölenlerin Kurduğu Bir Ülke”
Ülkedeki çürümüşlüğün ortaya çıkmaması için basının susturulmak istendiğini belirten Timur Soykan, “Halkbank, mafya babasına 550 milyon TL kredi vermiş. Kamu bankası. Bizim paramız. Geri gelmesi imkansız. Dünyanın en kolay soygunu. Hemen habere erişime engelleme kararı geldi. Ardından erişime engellendiğine dair kararın haberine erişime engelleme kararı geldi. Arkadaşlar haberin MASAK raporu var. Ben bunu haber yaptım diye bana dava açıyor ve 1 milyon TL tazminat istiyor. Delirmiş. Bunun gibi 100 tane örnek sıralayabilirim. Bu ülke, elinde süngü savaşarak ölenlerin kurduğu bir memleket. Bu memleket, yedi düvele; İngiliz’ine, Fransız’ına karşı direnerek var olmuş bir memleket. Bu ülkenin kahramanlık destanı var. Bu memleket bizim. Bir avuç çetenin değil. O çete, bu halk üflese uçar gider. Bir gün şunu göreceksiniz TRT’de bugünün yolsuzluk belgeselleri yayınlanacak. Bu düzen değişecek” diye konuştu.
”Lütfen Sessiz Kalmayın”
Omuzlarındaki sorumluğu hissettiklerini söyleyen Murat Ağırel, “Basın özgürlüğü deyince sizin özgürlüğünüzden bahsediyoruz. Gerçekleri yazamamaktansa hiç yazmamayı tercih ederiz. Canım ülkem basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 158. sıraya düştü. Bizim altımızda İran ve Suriye var. Ne yazıkki bugün çalışan gazeteciler günü. Türkiye’nin gerçeğini Türk halkından saklayan, bence tarihin en büyük ihanetini sergileyen basın mensuplarının olduğu dönemde ne yazık ki kalemini namus bilen meslektaşlarımız, işsiz. Gerçeği yazamayacaksak hiç gazete çıkarmayız diyen o gazeteciler işsizler. Gerçeği haykırmaya çalışıyoruz. Sizin adınıza. Yazmaktan imtina etmeyiz, bizi hapislere atsalar bile. Hülya Kılınç, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu’yla ben aynı ceza evindeydik. Sizlerin verdiği sorumluluğu omuzlarımızda hissediyoruz. O sorumlukla hareket ediyoruz. Lütfen sessiz kalmayın. Eğer sessiz kalırsanız bu karanlık hepimizi boğacak” dedi.
”Kötülüğü Alkışlayanları, Yalan Söyleyenleri Unutmayın”
“Yalnız değilsiniz” diyen Barış Pehlivan, “Basın özgürlüğü ülkenin özgürlüğünden ayrı değil. Ülkenin kurtulmasından, ülkenin aydınlanmasından farklı bir şey değil. Siz yeterince gücünüzün, siz yeterince onların ne kadar güçsüz olduğunun farkında değilsiniz. Hiç şüpheniz olmasın. Bizim haberlerimizi, kitaplarımızı okuyorsunuz. Dosyalar, devlet içinde olanlar. Biz bunları masa başında mı yazıyoruz? Devlette hala aklınızın alamayacağı kadar çok ama çok yurtsever insan var. Aynı sizler gibi. Bu memleketi kurtarmak için elini, yüreğini oraya döken insanlar var. Yalnız değilsiniz. Bu memleketteki bu karanlık 100 kişi. Ama siz milyonlarsınız. Kendine gazeteci diyen insanların bu karanlıktaki rolünü unutmamanız gerekiyor. Bunların her türlü ama her türlü rantını yiyen, kötülüğü alkışlayan, sizlere bizzat yalan söyleyen insanların devran döndükçe iki tane eleştiriyorum diyerek size yanaşmasına izin vermemeniz gerekiyor. Unutmamanız gerekiyor” şeklinde konuştu
Panelin ardından Manisalılar, dakikalarca ayakta alkışladıkları gazetecilere kitaplarını imzalatarak, hatıra fotoğrafı çektirdi.