Makyaj temizliği
Meriç Köyatası
Televizyonlarda çalıştığım dönem, stüdyo ışıkları nedeniyle yüzdeki parlamaları önlemek amacıyla ekrana çıkan herkese (çalışan ya da konuk fark etmez) fondöten, pudra, taş pudra gibi malzemelerle makyaj yapılırdı. Yüzümü alçı kaplanmış gibi hissederdim. Program biter bitmez, önce tonikle yüzümü siler sonra da bol sabunlu suyla yıkar, makyaj temizlerdim. Bu yazıda da ekonomi verilerindeki makyajı temizlemeye çalışacağım.
Geçtiğimiz hafta içinde hem Merkez Bankası, hem de TÜİK ekonomiyle ilgili epey veri yayınladı. Özellikle cari açıktaki düşmeye bakınca sevinmek istiyorum. Ama aynı veriye, yine bu hafta içinde açıklanan sanayi üretimi, perakende satışlar, gelir dağılımı, işsizlik ve ithalatın kompozisyonu ile birlikte bakınca, esasında işlerin söylendiği gibi iyiye gitmediğini, aksine işlerin daha da bozulacağı izlenimi doğuyor.
Büyüleyici bir düzelme var. Geçtiğimiz Ağustos ayında 12 aylık cari açık 51 milyar 842 milyon dolardan bu yıl 11 milyar 250 milyon dolara gerilemiş. Bir yılda 40 milyar dolarlık bir iyileştirmeden söz ediyoruz. Mucize gibi…
Ancak sorun şu. Bu iyileşmenin kaynağında ana unsur… Gelin makyajı silelim ve cari açıktaki düşüşü anlamaya çalışalım.
Öncelikle çok kısa bir Türkiye özeti. 1948’den itibaren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kendi kaynakları ile sanayileşme, kalkınma” modelini terk ettik. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni dünya düzeninde ABD ekseninde dış kaynaklarla büyüme modelini seçtik, yatırım malları sanayilerinden vaz geçtik. 1948 yılına kadar hiç dış açık vermeyen Türkiye, o yıldan sonra sürekli dış açık verdi. Dış açıklarını da dış borçla çevirmeye çalıştı.
Dünya ticaretinin serbestleşmeye başladığı ve adına küreselleşme ya da neoliberalizm denilen 1980’li yıllarda Türkiye’nin dışa açıklık oranı arttı. Ama sanayileşmesini tamamlayamayan Türkiye, dünya pazarlarında rekabet edebilecek bir ülke pozisyonunda değildi. Dışa açıldık derken esasında pazarımızı dışa açtık. Ancak buna rağmen neoliberal sistemin ilk 20 yılında, 1980-2002 döneminde Türkiye’de cari açığın milli gelire oranı, bir iki kriz dönemi hariç hiçbir zaman yüzde 1’i bulmadı. 20 yıllık ortalama binde 5 seviyesinde idi.
2000’li yılların başındaki ekonomik krizle birlikte, geçici bir dönem için ihtiyaç duyulan sıcak para politikası sonrasında ülkeye döviz girişi başladı. Ülke yönetimi kolaylaştı. AKP iktidarı dışarıdan yağan bu dövizin maliyetini umursamadı. 2003 yılı ortalarında sonlanması gereken sıcak para politikasını 2008 dünya finansman krizine kadar sürdürdü.
Bunun iki ayrı ağır bedeli oldu. Biri, yüksek reel faiz nedeniyle Türkiye’den dış dünyaya ciddi bir kaynak transferi yapıldı. (Yaklaşık her yıl milli gelirin yüzde 1’i ile 2’si arasında. Bu tutar yılda yaklaşık 10 milyar dolar civarındaydı.)
Diğer ağır bedel ise yüksek faizle gelen bol döviz nedeniyle döviz kuru fiyatları düşük kaldı. Sanayici, özellikle ara malları üretiminden vazgeçti ithalata yöneldi. Aynı şekilde çiftçi de ağır darbe aldı. Tarım ürünleri ithalatı üretmekten daha ucuza gelmeye başladı. Tarımın ve sanayinin zaten düşük olan rekabet gücü daha da zayıfladı. Türkiye’de sanayici ara malı üretmekten, çiftçi tarım ürünleri üretmekten vaz geçmeye başladı. Türk ekonomisinin rekabet gücü kalıcı olarak kayboldu. Sanayinin rekabet gücü tamamen baskılanan ücretler ve Avrupa pazarına yakınlık olarak sağlanmaya çalışıldı. Sonuçta saniyede kullanacağı ara girdileri ithal etmek zorunda kalan, ithalat bağımlılığı yüksek bir ekonomik yapı ortaya çıktı. Ürettiğinden daha fazla tükettikçe, daha fazla dış borca ve daha fazla sıcak paraya ihtiyaç duymaya başladık. Tıpkı uyuşturucu bağımlısı gibi… Üstelik ürettiğimiz sanayi mallarının fiyatını dünya pazarlarında dilediğimiz gibi artırma şansımız da yoktu. Çünkü giderek bozulan eğitim sistemi ile yüksek teknolojili sanayi ürünü de üretemiyorduk. Sonuçta Türkiye ekonomisinde cari açığın milli gelire oranı, neoliberalizm döneminin ilk 20 yılındaki binde 5 ortalamasından, AKP’nin 20 yılında tam on kat artarak yüzde 5’ler seviyesine geldi.
Yorumlar
Trend Haberler
İzmir'de trafiğe kapanacak yollar belli oldu
Uşak Belediyesi Halkın Kaynaklarını Halk İçin Kullanıyor
Milas'tan Bodrum'a göç rotası başladı
Turgutlu’da 10 kilometrelik alt yapı çalışması tamamlandı
İzmir’de TOKİ konutları: Başvuru şartları ve ilçeler
Benzin ve motorine büyük zam geliyor!
Bucaspor’a Erbaa deplasmanında yazık oldu
Buca’da eski eş krizi kanlı bitti..!
Tahtalı Barajı alarm veriyor,su kesintileri devam edecek
Kenan İmirzalıoğlu yeni projesiyle ekranda