Serpen'in ardından söz alan Uzman Doktor Mine Durusu Tanrıöver ise, iklim krizi ve hava kalitesindeki düşüşün en çok bebekler, gebeler, yaşlılar, kronik hastalıkları olanlar, dış ortamda çalışan işçiler gibi kesimleri etkilediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hava kirliliği her yıl 7 milyondan fazla insanın ölümüne sebep oluyor. Hava kalitesini, fosil yakıtları azaltarak, ölçme ve izleme yaparak, yeşil dokuyu çoğaltarak artırabiliriz. Hava kalitesinden sonra kentsel anlamda insan sağlığını etkileyen ikinci faktör ise gürültü. Gürültü; stres, uyku bozukluğu, çocuklarda hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok soruna sebep oluyor. Buna karşı önlem olarak kentin gürültü haritası çıkarılmalı, sessiz alanlar oluşturulmalı. Yaşam için bir diğer tehdit ise sıcaklık artışı. Buna neden olan faktörlerin başta gelenleri ise küresel ısınma, kentsel ısı adası etkisi, ısı emen bina ve yüzey kaplamaları, yeşil alan yokluğu, ısı oluşturan insan faaliyetleri, kentin tasarımında doğal soğutma yöntemlerinin göz ardı edilmesi. Tüm bu tehditlere karşı toprak ile bağlar güçlendirilmeli, örneğin kent bostanları oluşturulmalı. Gıda sistemleri dönüştürülmeli. İklim-akıllı kentler oluşturulmalı."Panelin son konuşmacısı olan Psikiyatrist Dr. Mevhibe Tümüklü, kent yaşamından kaynaklanan sorunların ruh sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.
Tümüklü, kentlerde yaşanan afetlerin travma sonrası stres bozukluğunu tetiklediğini, iklim değişikliği gibi olguların anksiyete bozukluğu başta olmak üzere çeşitli ruhsal sorunlara sebep olduğunu dile getirdi.
Tümüklü ekolojik dengenin bozulmasından kaynaklı anksiyeteyi, yani eko-anksiyeteyi azaltmak için yeşil, aktif, sosyal ve güvenli alanlarının artırılması, fiziksel hareket, günlük düzenli yürüyüş gibi aktivitelerin yapılabilmesi için kentlerde yürüyüş yollarının olmasını, sosyal alanların artırılmasını, grup etkinlikleri, mahalle örgütlenmeleri ve sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi gerektiğini aktardı.