İmza kalemleri ellerinde titriyor

    Türkiye’nin yeni realitesiyle tanışın: Belediye Korku Yönetimi!

Görülmemiş bir tablo ile karşı karşıyayız. Eskiden belediye başkanları asfalt döker, park yapar, halk günlerinde çay içerdi. Şimdi mi? Her biri adeta birer korku filmi karakteri! Gözler fal taşı gibi açık, imza kalemleri ellerinde titriyor.

***

    Çünkü ya biri çıkıp, "gizli tanığım var, park yaparken gördüm!" derse? İşte o zaman hapishane manzaralı bir odada, demir parmaklıklar arkasında belediyeciliğin tadını çıkarmak var!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, tüm belediye başkanları için bir dönüm noktası oldu. "Bugün ona, yarın bana!" kaygısıyla herkes adeta pusuda tedirgin bekliyor.

***

    Bir ihale mi yapılacak? Bir sosyal yardım mı dağıtılacak? Aman dikkat, bir sabah "gizli tanık beyanına" dayanarak uyanmak var!

***

Bürokratlar desen, onlar iyice imtina ediyor. Kimse elini taşın altına koymaya yanaşmıyor. Hele ki imza mı? O büyük bir tabu artık. Eskiden belediye binalarında kahkahalar yankılanırdı, şimdi ise fısıltı bile duyulmaz oldu.

    "Alo, imza attınız mı?" diye soranlara, "Şu an tatildeyim" cevabı veriliyor. Ama tatil nerede? Tabii ki makam odasında!

Peki, hizmetler ne olacak? İşte asıl trajikomik mesele burada. Çöp toplayan kamyonların direksiyonunda belediye başkanlarını görebiliriz. Belki bir gün fen işleri müdürünü, belediye binasının önündeki çukuru bizzat kazarken bulabiliriz. E, bürokrat korkudan imza atmazsa, başkan tek başına ne yapsın? "Biraz asfalt dökeyim, akşamdan da bir ihale yaparım" derken soluğu nezarette almak var.

    Şimdi merakla bekliyoruz:

Bu korku iklimi ne zaman bitecek?

İmza atmadan belediyecilik yapılabilir mi? Yeni nesil başkanlar, kalemsiz, kağıtsız, sadece telepatiyle nasıl hizmet verirler, göreceğiz!

    Belediyeler artık bir "gizli tanık analiz birimi" kursun. Kimin nerede ne gördüğünü tespit eden radar sistemleri kurulsun! Aksi takdirde, memlekette belediyeciliğin yerini "Bekle ve Gör Belediyesi" alacak gibi görünüyor.

Bekleyip göreceğiz... Tabii imza atmaya cesaret eden biri kalırsa!