Dünya neler konuştu, neler konuşuyor?

» Dünya » Dünya neler konuştu, neler konuşuyor?

ABD’de yapılan seçim anketlerinden elde edilen sonuçlara göre seçmen tarafından Biden yaşlı, Trump ise yozlaşmış olarak tanımlandı.

AssociatedPress-NORC Halkla İlişkiler Araştırma Merkezi tarafından yeni bir anket yayınlandı. Ankete göre Biden’ın yaşı hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından sorun olarak görülüyor. Trump için ise her iki seçmen kanadı da yozlaşmış olduğunu düşündüklerini ifade ediyor.

Dört ayrı davadan ve toplam 91 suçtan yargılanan Trump için %15 oranındaki kitle ‘’yolsuzluk’’ ve ‘’sahtekarlık’’ ifadelerini kullanırken ‘’yalancı’’ ve ‘’dürüst olmayan’’ gibi ifadeler kullananların oranı %8 olarak açıklandı.

Hem Trump’a hem de Biden’a bakıldığında kendi seçmen tabanlarında benzer şikayetler olduğu gözleniyor. Ankete katılan vatandaşlardan bir tanesi ‘’Birinin koluna girerek yürüyen nazik büyükbaba gibi görünüyor, güce hükmedebilecek biri gibi değil ama insanlar Trump’a ‘hayır’ dediğinde O da tıpkı bir anaokulu öğrencisi gibi davranıyor. Olgun davranışlar sergilemiyor’’ ifadelerini kullanıyor.

Ankete katılanların yaklaşık %25’i Biden’ı ‘’eski’’ veya ‘’modası geçmiş’’ olarak, yaklaşık %15’i de ‘’yavaş’’ ve ‘’kafası karışmış’’ olarak tanımlıyor. Biden hakkında olumlu yorumlarda bulunanların %6’dan daha fazla olmadığı görülüyor.

Her iki siyasetçinin de aday olmaları konusunda ise vatandaşların tepkileri ‘’bıkkınlık’’ olarak görülüyor. Ancak genel olarak bakıldığında katılımcıların Trump hakkındaki olumsuz görüşleri Biden’a göre daha yüksek seyrediyor.

Eski İngiliz Başbakanı Theresa May, yazdığı kitapta kendisinden sonra göreve gelen Boris Johnson’ı eleştirdi

May yazdığı kitapta, Covid-19 kısıtlamaları sürecinde başbakanlık ofisinde düzenlenen partiler, Johnson’ın babası, yakınları ve dostlarını şövalyelik ve diğer asilzadelik unvanlarıyla onurlandırmak istemesine tepki göstererek ‘halkın milletvekillerine olan güvenine darbe vurulduğunu ve bu davranışın akılsızca olduğunu’ ifade etti. Bu nedenle seçmenlerin siyasete bakışının darbe aldığını ve ‘’Başka bir deyişle, seçmenler ‘sen kendin yapmadığın halde söylediğini neden biz yapmalıyız?’ sorusunu yöneltti. Hepsinden önemlisi, milletvekillerinin toplumda lider olduğu algısı yerle bir edildi’’ ifadesini kullandı.

Eski Başbakan May 2016 referandumunda İngiltere’nin AB’de kalmasından yana oy kullanmıştı. Bugün konu ile ilgili Brexit yanlıları için sonucun ‘’Bazı siyasetçilerin kişisel çıkarlarını ülkenin çıkarlarının üstünde tutmaktan kaynaklandığını’’ ifade etti.

Fransa Başbakanı Emmanuel Macron Nijer’deki darbe ile ilgili olarak ‘Büyükelçimiz Niamey’de kalacak’ dedi.

Macron, Nijer’deki darbeyi kınayarak seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Muhammed Bazum’u desteklediklerini açıkladı. Ülkesinin bu tavrına ilişkin olarak Paris Büyükelçisi SylvainItte’nin Nijer’in başkenti Niamey’de kalmaya devam edeceğini belirtti. Nijer’de cunta yönetimi 25 Ağustos 2023 tarihinde Fransız Büyükelçi’nin 48 saat içinde ülkeyi terk etmesi için süre vermişti. Macron ülkesinin yurt dışındaki büyükelçileri ile Elysee Sarayı’nda yıllık geleneksel toplantısını yaparken ‘’Fransız diplomatları, son aylarda Fransa’nın örnek teşkil ettiği Sudan’dan Nijer’e kadar bazı ülkelerde özellikle zor durumlarla karşı karşıya kaldı ve bizi dinleyen meslektaşlarınızı cesaretlerinden dolayı alkışlıyorum’’ mesajı gönderdi. Ayrıca ‘’Bizim politikamız çok açık, biz darbecileri tanımıyoruz.’’ Dedi.

Tahran, Bağdat’tan İranlı Kürt militanları 19 Eylül’e kadar silahsızlandırmasını istedi

İran dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasır Kenani Tahran’da düzenlediği haftalık basın toplantısında, Irak hükümetiyle varılan anlaşma gereğince muhalif grupların silahsızlandırılarak, üslerini tahliye etmeleri ve Irak hükümetinin belirlediği kamplara taşınması gerektiğini belirtti. Kenani, Irak’ın İran ile 19 Eylül’den önce ‘topraklarında bulunan silahlı ayrılıkçıları ve terörist grupları silahsızlandırmayı, üslerini kapamayı ve başka yerlere yerleştirmeyi taahhüt eden bir anlaşma imzaladığını’ hatırlattı. Ayrıca İran Dışişleri Bakanlığı sürenin asla uzatılmayacağını ve konuyu Irak hükümeti ile Birleşmiş Milletler’e ayrıca ilettiklerini bildirdi.

19 Mart’ta Bağdat’ta düzenlenen toplantıda imzalanan güvenlik anlaşması ile Irak’ın kuzeyindeki ayrılık yanlısı İranlı Kürt militanların bastırılması hedeflenmişti. Irak’ın kuzeyinde bulunan bu ayrılık yanlısı İranlı Kürt militanların kampları 2022 yılı sonunda İran ordusu tarafından bombalanmıştı.

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, 11 Temmuz’da yaptığı açıklamada 19 Eylül’e kadar silahsızlandırılmamaları halinde Irak’taki İranlı Kürtlerin kamplarını hedef alacaklarını söylemişti. İranlı Kürt militanların, MahsaAmini’nin hayatını kaybetmesinden sonra ülke genelinde başlayan gösterilerin teşvik edicisi olarak görüldüğü iddia ediliyor.

Fransa Eğitim Bakanı GabrielAttal’ın devlet okullarında abaya yasağı uygulanacağını açıklaması tepkiyle karşılandı. Fransa İslam Konseyi (CFCM) Başkanı AbdallahZekri ‘’Abaya dini bir kıyafet değil, bir tür moda’’ dedi.

Muhalefette bulunan Sol Boyun Eğmeyen Fransa (La France Insoumise) partisinden milletvekili olan ClementineAutain olayın kıyafet polisliği olduğunu ifade etti ve ‘’Müslümanların saplantılı şekilde reddedildiğini’’ söyledi.

Muhalefetteki sağcı Cumhuriyetçiler partisi başkanı EricCiotto ise kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirtti ‘’Okullarımızda abayaların yasaklanması için defalarca çağrıda bulunduk’’ diye konuştu.

SNPDEN-UNSA okul müdürleri sendikasının genel sekreteri DidierGoerges, Reuters’a verdiği ropörtajda ‘’Abaya giyen öğrenci sayısındaki güçlü artış bizi endişelendirdi. Bu konuda hakemlik yapmanın bizim değil, devletin görevi olduğuna inanıyoruz.’’ İfadelerinde bulundu. Verilen karardan memnun olduklarını belirten Georges ‘’Karar abayaya izin verilmesi yönünde olsaydı da aynı derecede mutlu olurduk’ Dedi.

SNES-FSU sendikasından SophieVenetitay, yasağın çocukların dini okullara gitmek üzere devlet okullarından alınacağı anlamına gelmemesini sağlamak için öğrenciler ve ailelerle diyaloğa odaklanmanın kilit önem taşıdığını belirtti. Venetitay asıl sorunun okullar için abaya değil öğretmen eksikliği olduğunu ifade etti.

Eğitim Bakanı GabrielAttal ülkenin katı laik eğitim yasalarını ihlal ettiği gerekçesi ile bazı Müslüman kadınların giydiği abayaları 4 Eylül’den itibaren okullarda yasaklayacaklarını duyurdu. Beş milyon Müslümanın yaşadığı Fransa’da 2004 yılında okullarda başörtüsü ve 2010’da da kamusal alanda tam yüz peçesine yasak getirildi.

Avrupa Birliği ile dünyanın geri kalanı arasındaki ticaret dengesi altı çeyrek dönem boyunca açık verdikten sonra ilk kez pozitife döndü

Eurostat’ın açıkladığı rapora göre birlik 2023’ün ikinci çeyreğinde 1 milyar Euro kadar fazla kaydetti. Bu pozitif gelişmenin ardındaki ana etkiler AB yapımı kimyasalların, makinaların, araçların, yiyecek ve içeceklerin dünya genelinde satışlarında görülen yükseliş oldu. Bu kalemlerin satışları Ukrayna’daki savaş nedeniyle artan fiyatlar nedeniyle olağanüstü derecede yüksek kalan gaz ve petrol gibi enerji ürünlerinin alımlarını dengelemeyi başardı.

AB, yabancı fosil yakıt üreticilerine oldukça bağımlı olması nedeniyle küresel piyasalardaki güçlü fiyat dalgalanmalarından etkileniyor. 2021 ortasından bu yana birlik, enerji arzını güvence altına almak, ekonomiyi çalışır durumda tutmak ve elektrik kesintilerinden kaçınmak adına ağır faturalar ödedi ve Uluslararası Enerji Ajansı’na göre (IEA) AB geçen yıl yalnızca gaz alımı için 400 milyar Euro civarında harcama yaptı.

Sanal alışverişlerin artması nedeni ile Çin ve Asya’da ucuza üretim yapan ülkelere para gitmesi ticaret dengesini bozdu ve AB’yi derin bir ticaret açığına götürdü. Üye ülkeler 2022 yılının üçüncü çeyreğinde 155 milyar Euro ile tarihin en yüksek ticaret açığını verdi.

AB’nin son dönemlerde yenilenebilir enerjiye odaklanması ve yeni tedarikçiler bulması ile gaz ve petrol satın almak için daha az harcama yapması sonucunda ticaret dengesi bir miktar toparlandı. Bu sayede birlik, önceki döneme kıyasla enerji alım ithalatında %15,6’lık bir düşüş gösterdi.

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel AB’ye ve AB’ye üye olmak isteyen aday ülkelere seslenerek üyelere ‘’Aranızdaki sorunları çözün ve reformlarınızı tamamlayın’’ dedi.

Başkan Charles Michel birliğin 2030 yılına kadar yeni üyeler kabul etmeye hazır olması gerektiğini ifade etti. Michel Slovenya’da düzenlenen bir toplantıda ‘’2030 yılına kadar genişlemeye hazır olmamız gerektiğine inanıyorum. Bu iddialı ama gerekli. Bizim bu konuda ciddi olduğumuzu gösterecek’’ dedi. Geçen yıl Moldova ve Ukrayna’ya aday statüsü verilmesinden sonra Balkan ülkeleri en yakın potansiyel adaylar olarak görülüyor. Ayrıca Gürcistan da aday statüsü almayı bekliyor.

Birliğe katılmak isteyen ülkelerin bağımsız yargıya yönelik çalışmaları, organize suç ve yolsuzlukla mücadele süreçleri ve dış politikada AB üye ülkeleriyle uyumlu hale gelecek reformları gerçekleştirmeleri bekleniyor. Üye ülkelerin ikili anlaşmazlıklarının birliğe katılmadan önce çözülmesini beklediklerini ifade eden Başkan Michel, AB’nin de genişlemeye hazır olması için bazı reformları hayata geçirmesi gerektiğini ve iki tarafın da sorumlulukları olduğunu ifade etti.

NATO’nun yeni üyesi Finlandiya 2024’de milli gelirinin %2,3’ünü savunmaya harcamaya karar verdi

Finlandiya Savunma Bakanlığı 2024 yılı için savunma bütçesinin 6,48 milyar Euro olduğunu açıkladı. Bu harcama oranı ile Savunma Bakanlığı gelecek yıl bu yıla göre 116 milyon Euro daha az savunma harcaması yapacak. Savunma harcamalarının en önemli kısmını Finlandiya’nın eskiyen savaş uçağı filosunu ABD yapımı F-35’ler ile değiştirmesi oluşturuyor.

Finlandiya Savunma Bakanı AnttiHakkanen ‘’Avrupa ve finlandiya’nın gelecekteki güvenliği açısından bakıldığında, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığının engellenmesi en temel konu’’ ifadelerinde bulundu. Finlandiya, Ukrayna’ya önemli miktarda askeri yardım yapan ülkeler arasında yer alıyor. Bu yardımların toplamı bugüne dek 1,3 milyar Euro’ya ulaşmış durumda. Birlikte bulunan 31 ülkenin lideri savunma harcamaları için yüzde ikinin altına düşmeme konusunda anlaşma sağlamıştı.

Açığa alınan Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’un Türkiye’ye geldiği yalanlandı

İtalya’da İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile görüştüğü ortaya çıkan ve daha sonra açığa alınarak hakkında soruşturma başlatılan Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’un özel bir uçakla Türkiye’ye geldiği iddiaları Merkezi Trablus’ta bulunan Libya Havaalanları Güvenliği Kurumu (OSI) tarafından yalanlandı. İddialara göre bakan İstanbul’a özel bir uçakla gelmişti. OSI’nin yaptığı açıklamaya göre ise bakanın hem normal hem de VIP terminal üzerinden Libya topraklarını terk etme yetkisi olmadığı belirtildi. Güvenlik kameraları tarafından alınan görüntülerde bakanın Mitiga Havaalanı’ndan ayrılmadığının kanıtlanabileceği ifade edildi.

Bakan ile İsrail’limevkidaşı arasındaki görüşmeler Libya’da protestolara neden olurken Libya Dışişleri Bakanlığı’nın bu görüşmede herhangi bir müzakere yapılmadığını açıkladığı görüldü.

Libya İsrail’i tanımıyor ve herhangi bir diplomatik ilişkisi bulunmuyor. Aynı zamanda Libya pasaportunun İsrail’de kullanılması yasak.

Necla el-Menguş’un soruşturmasının Libya Adalet Bakanı başkanlığında oluşturulacak bir komisyon tarafından yapılacağı açıklandı. Libya Dışişleri Bakanlığı tarafından görüşmenin resmi olmadığı ve plansız olduğu açıklanırken Reuters Haber Ajansı’na konuşan bir İsrailli yetkili İtalya’nın ev sahipliğinde yapılan bu görüşmenin önceden planlandığını iddia etti.

Putin Wagner lideri Prigojin’in cenaze törenine katılmayacak

Prigojin, kendisine bağlı Wagner paralı askerleriyle birlikte Rus komutanlarına karşı bir isyan başlatarak ülkenin güneyindeki Rustov kentini ele geçirmiş, başkent Moskova’ya doğru ilerlediği sırada Belarus lideri AleksanderLukaşenko’nunarabulucuğu ile hareketi sonlandırmıştı.

Geçen hafta Moskova’dan St. Petersburg’a gitmekte olan özel bir jetin Tver yakınlarında düşmesi sonucu hayatını kaybeden Prijogin’in vefatı ardından Putin bir kararname çıkararak Wagner grubuna bağlı askerlerin Rusya’ya bağlılık yemini etmesini istedi.

Kremlin’den yapılan açıklamaya göre Putin Prigojin’in cenazesine katılmayacak. Batılı siyasetçilerin ve bazı kesimlerin Putin’in Prigojin’i intikam için öldürdüğünün iddia edildiğini ifade eden Kremlin yetkilileri bunu ‘’yalan’’ olarak nitelendiriyorlar.

Japonya Çin’den taciz telefonları alıyor

2011’de meydana gelen depremden sonra oluşan tsunamide zarar gören FukuşimaDai-içi Nükleer Santrali’ndeki radyoaktif suyun Tokyo tarafından okyanusa boşaltımına başlanmıştı. Çin ise bu karar şiddetle karşı çıkıyor. Japonya Kabine Baş Sekreteri MatsunoHirokazu ‘’Çin kaynaklı olduğu düşünülen çok sayıda taciz telefonu gerçekleşiyor’’ ifadelerinde bulundu. Benzer aramalar Çin’deki Japon kurumlarına da gerçekleştiriliyor. Aramalar nedeniyle kurumların hatlarının kilitlendiği ve çalışanların işlerinin aksadığı ifade ediliyor. Yerel medyada yayınlanan haberlere göre benzer aramalar okullara, otellere, restoranlara ve belediyelere de yapılıyor. Arayanların çoğunun Çince küfür ettikleri belirtiliyor. Çin’deki bir Japon okuluna taş atıldığı da gelen bilgiler arasında.

Santral yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre radyoaktif su, yeraltından denize uzanan bir kilometrelik bir tünelle tahliye ediliyor. Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi atık suyu izotoplarından arındırmak için filtreliyor ve geriye ayrıştırılması zor bir radyoaktif hidrojen izotopu olan trityum kalıyor.

Şirketin açıklamalarına göre 2024’e kadar toplamda 31 bin 200 ton radyoaktif su okyanusa boşaltılacak.

Japonya Çevre Bakanlığı’nın açıklamalarına göre kirli su arıtıldıktan sonra bileşen halinde kalan radyoaktif materyal trityumun insan sağlığına ve çevreye olumsuz etki edecek düzeyde olmadığı belirtildi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) de trityum seviyesinin operasyonel sınırların çok altında olduğunu ifade etti.

Öte yandan protestoları sürdüren Çin’e karşı çağrıda bulunan Japonya Çin’de bulunan vatandaşlarına seyahat uyarısı yaparak kamusal alanlarda yüksek sesle Japonca konuşmamalarını tavsiye etti.

Avusturya’da bulunan ve Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Hallstatt’ta ‘Turizme evet, kitle turizmine hayır’ protestoları

Nüfusu 700 olan ve yüksek sezonda 10 binden fazla turist ağırlayan Hallstatt’ta yerel halk turizmin sınırlandırılması için yolu trafiğe kapattı. Gürültü kirliliği ve oluşan trafikten dolayı dünya kültürünün sona ermekte olduğunu düşünen vatandaşlar aşırı turizmin engellenmesini, büyük tur otobüslerinin bölgeye gelmesinin engellenmesini ve yerel saatlerine göre 17:00’dan sonra tur otobüslerinin yasaklanmasını talep ediyorlar.

Kasabayı bir yılda yaklaşık bir milyon kişi ziyaret ediyor.