Türkiye’de kişi başına düşen su ürünleri tüketiminin dünya ortalamasına göre düşük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dinçer, “Türkiye’de su ürünleri tüketimi bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte, 2023 yılında kişi başı yıllık su ürünleri tüketimi 7 kilogram olarak kayıtlara geçmiştir. Değişen tüketici tercihleri, teknolojideki ilerlemeler ve gelir artışları ile birlikte son 60 yılda su ürünleri tüketimi gözle görülür oranda artmıştır. Dünyada balık tüketimi, 1961 yılında kişi başına 9 kilogram iken, 2020 yılında 20.2 kilograma yükselmiştir. Kişi başı su ürünleri tüketiminin yüzde 75’i balıklardan, yüzde 12’si yumuşakçalardan, yüzde 13’ü kabuklu deniz ürünlerinden karşılanmıştır. Ülkeler arasında balık tüketim miktarındaki farklılığın tüketicilerin gelir seviyesinden ve beslenme kültüründen kaynaklandığı tespite edilmiştir. Düşük gelirli, gıda açığı bulunan ülkelerde 2019’da kişi başına balık tüketimi 5.4 kilogram olarak tespit edilirken, orta gelirli ülkelerde 15.2 kilogram, yüksek gelirli ülkelerde ise 26.5 kilogram olduğu Dünya Gıda Örgütü (FAO)’nin kayıtlarında görülmektedir.
Bir fark yok
Yapılan bilimsel çalışmaların, doğa balığı ile yetiştiricilik balığı arasında iddia edildiği gibi önemli farklılıkların bulunmadığını gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Dinçer, “Balık ve su ürünleri tüketiminin faydaları açısından ön plana çıkan omega 3, tüm balığın toplam vücut ağırlığının yüzde 0.5 ile yüzde 5 oranını kapsamaktadır. Bu noktada sadece balık tüketiminin faydası denilince omega 3’ü esas almak eksik bir yaklaşım olacaktır. Gerek rahat sindirilebilir protein yapısı gerek ise yüksek protein içeriğinin yanında, balığın derisinde ve kemiklerinde bulunan mineral içeriği de özel bir gıda olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir. En zengin omega 3 ve omega 6 kaynakları yağlı ve pelajik balık türleridir; fakat bu ülkemizde her geçen gün gelişen su ürünleri yetiştiricilik sektörü ürünlerinde olmadığı anlamına gelmez. Levrek ve çipura balıklarının beyaz etli balıklar olması ve doku, kas arasında depolanan çoklu doymamış yağ asidi miktarlarının sardalya ve hamsi gibi balıklara göre daha düşük olması, bu türlerin kıyaslanması adına hatadır. Doğru kıyaslama doğadan yakalanan çipura veya levrek ile yetiştiriciliği yapılan çipura veya levreğin kendi içerisinde karşılaştırılmasıdır. Yapılan bilimsel çalışmalar, doğa balığı ile yetiştiricilik balığı arasında iddia edildiği gibi önemli farklılıkların olmadığını göstermiştir” dedi.