CHP kurtuldu, sıra merkezde

» Köşe yazarları » CHP kurtuldu, sıra merkezde

Meriç Köyatası yazdı

Seçime sayılar üzerinden bakmak… CHP kurtuldu, sıra merkezde

Seçimin galibi CHP’dir. Kaybedeni AKP ve destekçileri, İYİ Parti ve bir yıl önce CHP’yi “kafalayan” Altılı Masanın 4 küçük partisidir. Kazanan diğer parti, Yeniden Refah Partisidir. Başta Özgür Özel olmak üzere CHP’lileri, seçim kazanan adayları, adaylara destek veren farklı parti yöneticilerini kutluyorum.

Bu seçim; anayasayı çiğneyen hukuk tanımaz zihniyete, şeriat çağırıları yaparak laik Cumhuriyet karşıtlarına, ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu Atatürk’e yapılan düşmanca saldırılara karşı bir “DİRENİŞİN” başlangıcıdır.

Bu seçim; yolsuzluklarla halkı soyan, yüksek enflasyonla, işçinin, emeklinin, çiftçinin, küçük esnafın, dar gelirlinin parasını ve servetini bir avuç imtiyazlı gruba ve yandaşlara transfer eden, şatafat ve saltanatla iktidarını sürdüren kibir abidelerine “YETER ARTIK” feryadıdır.

Bu seçim; bir taraftan sığınmacı istilasına yol vererek, diğer taraftan sözde “Yerli”,  sözde “Milli”, sözde “Dini” politikalarla Arap kültürünü topluma enjekte etmeye çalışarak Türk Milletinin genleriyle oynamaya yeltenen, sözde “Muhafazakar” sözde “Milliyetçi” geçinenlere karşı, Türk Milletinin, bekasını korumak için “UYANIŞ ve AYAĞA KALKIŞ” miladıdır.

Rahat bir nefes aldık, ancak rehavete kapılmamak gerekiyor. Yukarıda özetlediğimiz sorunlar 10 ay önce yapılan 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde de vardı. Dozu giderek arttı, bardağı taşıran son damlalar son 10 ayda geldi. Ayrıca 10 ay önce seçmenin önüne sunulan alternatif, Altılı Masa gibi saçma ve tutarsız bir alternatifti. Altılı Masada 4 minik parti zaten siyasal İslamcıydı ve toplumda karşılığı yoktu. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu, emperyalizmin dikte ettirdiği politikalarla Türkiye’yi borç batağına sokan AKP’nin eski bakanı Ali Babacan’la birlikte neoliberal ekonomiyi savunmaya başlamıştı. Yetmemiş, 15 milyon sığınmacıyı Türkiye’ye sokan politikaların mimarı AKP’nin eski başbakanı Ahmet Davutoğlu ile kol kola girmişti.

Zamanında küçük bir grup Altılı Masaya karşı şiddetle karşı çıktık ama ne yazık ki birkaç kişi hariç azgın bir azınlık, muhalif medyada Altılı Masayı eleştirenlere karşı linç kampanyası başlattı. Altılı Masadaki 4 partinin 31 Mart seçimlerindeki toplam oyu yüzde 1.6 oldu ve bu oyla geçtiğimiz seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde CHP’den 38 milletvekillerini kopardılar. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibini son kurultayda tasfiye etti. Bu seçimle birlikte Kılıçdaroğlu ve ona bel bağlayanların siyasi hayatı tamamen bitti. Umarım CHP’nin yeni yönetimi, önümüzdeki dönemde kimlerle ittifak yapılıp kimlerle yapılmayacağı konusunda gerekli çıkarımlarda bulunacaktır. Zaten seçim sonucu ortaya çıkan veriler bu konuda yeterince yol gösterici olacaktır. Bu durumda sayılar üzerinden seçimlere bakalım ve değerlendirme yapalım.

KISACA SAYILAR

Bu seçimleri 2019 yerel seçimleri ile karşılaştırmak yeteri kadar ipucu veremez. Çünkü son 5 yılda ülkedeki siyasal iklim değişti, ekonomideki bölüşüm krizi özellikle son üç yılda şiddetini artırdı. O nedenle ben 31 Mart sonuçları ile 14 Mayıs Milletvekili seçimleri (yurt içi oyları) arasında birkaç veriye dikkat çekeceğim.

31 Mart seçimlerinde 10 ay öncesine göre seçmen sayısı 720 bin 137 kişi artmış. Kayıtlı seçmen sayısı 61 milyon 442 bin kişi olmuş.

Buna karşılık seçime katılma oranı yüzde 89’dan yüzde 78’e düşmüş.

14 Mayıs’ta 6 milyon 728 bin yurt içi seçmen, 31 Mart’ta 13 milyon 426 bin seçmen sandığa gitmemiş. Eski katılma oranlarına göre, 14 Mayıs’ta seçime katılan 6 milyon 700 bin kişinin, bu seçimlerde sandığa gitmediğini görüyoruz. Siyasi değerlendirme yaparken bu 6 milyon 700 bin kişi, büyük önem taşıyacak. Bunların büyük bölümünün AKP ve MHP seçmeni, küçük bir bölümünün de CHP’deki küskünler olduğunu söylemek mümkün.

AKP oyları 2 milyon 366 bin azalmış. 18 milyon 586 binden 16 milyon 220 bine düşmüş. Buna karşılık toplam içindeki payı değişmemiş. İki seçimde de oy oranı yüzde 35.3… (Aldığı oyla birlikte toplam oylar da azaldığı için yüzde oranı tesadüfen aynı kalmış)

CHP’nin oyları 3 milyon 953 bin kişi artmış ve 17 milyon 327 bine ulaşmış. Oy oranı da yüzde 25.4’ten yüzde 37.7’ye yükselmiş. Ancak burada dikkat! CHP’nin aldığı 17 milyon 327 bin, hala AKP’nin Mayıs’taki 18 milyon 586 bin oyun altında… Sandığa gitmeyenlerin ikna edilmesi ihtimalini göz ardı etmeyelim.

MHP’nin oylarında 3 milyon 129 bin düşüş var. Yüzde 10’dan yüzde 4.7’ye… AKP ve MHP’ye birlikte bakmakta fayda var. İkisinin toplam oyları 5 milyon 495 bin azalmış. ( 23 milyon 869 binden, 18 milyon 374’e gerilemiş.) Ancak ikisinin oy oranı toplamı yüzde 46’dan yüzde 40 gerilese de, tek başına CHP’nin yüzde 37.7’sinden fazla. AKP ve MHP tabanındaki toplam oylar yüzde 40-48’dir. Ancak bunların içindeki radikal İslamcıların toplamı en fazla yüzde 12-15’tir. Bunların yüzde 6 kadarının Yeniden Refah’a gittiğini tahmin ediyorum.

Buradan vardığım sonuç şu: Hedeflenecek seçmen tabanı ve yapılacak ittifak, AKP larvası DEVA, Gelecek, Saadet Partisi gibi siyasal İslamcı partiler değildir. Alternatif ittifak adayları küçük sol partiler ve 2000’li yılların kriz dönemi etkisiyle AKP’ye kayan ve sandığa gitmeyen 6 milyon 700 bin dolayındaki eski merkez sağ oyları ve çözülen 6 milyon dolayındaki milliyetçi oyları etkileyecek siyasal oluşumlardır.

Seçimin bir diğer galibi AKP tabanından ciddi oy aldığı görülen Yeniden Refah Partisidir. Oylarını 1 milyon 335 bin artırmış ve yüzde 2.1’den yüzde 6.2’ye çıkarmış. AKP’nin Siyasal İslamcı tabanının yeni adresi büyük ihtimalle Yeniden Refah Partisi olacaktır.

DEM oylarının 3 puan düşerek 2 milyon azaldığını görüyoruz. DEM seçmenin, bölge dışında CHP’yi desteklediği ya da sandığa gitmediği yorumu gerçekçi olacaktır.

İYİ Partinin oylarında 3 milyon 500 binlik bir düşüş vardır. Yüzde 9.9’dan yüzde 3.7’ye gerilemek hezimettir. İYİ Parti oylarının önemli bir bölümünün CHP’ye gittiğini yorumlayabiliriz. İYİ Parti merkez sağa konumlanmak istedi ama bunu başaramadı.

HANGİ MİLLİYETÇİLİK?

MHP ve İYİ Partideki dramatik oy düşüşleri, Türkiye’deki tuhaf milliyetçilik anlayışının tartışılmasının zamanının geldiğini gösteriyor.

Şurası bir gerçek ki, Türkiye’de kendisini milliyetçi olarak tanımlayanların büyük bir çoğunluğunun Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan ulus devlet kavramındaki milliyetçilikle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Irkçılık, Arap hayranlığı, Arap Milliyetçiliği ve emperyalizm hizmetkârlığı arasında gidip gelmektedirler. Atatürk’ün milliyetçilik yaklaşımı maalesef CHP’de de unutulmuştur. İYİ Parti ve MHP oylarındaki düşüş, milliyetçi seçmende bir boşluk yaratacaktır. Boşluğa düşen milliyetçilere Atatürk milliyetçiliği ile Türkiye Cumhuriyetinin üniter yapısının temelini oluşturan ulus devlet kavramının iyi anlatılması gerekiyor. Türkiye’deki milliyetçiler ile Atatürk milliyetçiliği konusunu önümüzdeki yazılarda biraz daha ayrıntılı yazacağım.

AKP’nin çöküşü başlamıştır. Ancak rehavete de kapılmamak şarttır. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, elindeki bütün devlet gücü ile bu çöküşü önlemek için çalışacağı, erken seçime gitmemek için direneceği açıktır. Uygulaya geldiği politikalar ve siyasal tercihleri nedeniyle ekonomiyi düzeltme umudu yoktur. Çoğunluğu sağlayamadığı 2015 Kasım seçimlerinde yapılanlar hafızalardadır. Terör ve şiddetin yoğunlaşması ve yanı sıra baş edilemeyen ekonomik sıkıntılara karşı otoriterlik seviyesinin artırılması gündemde olacaktır.

Yıllardan beri tekrarlanan bir söz vardır. “CHP kurtulmadan ülke kurtulmaz.”  CHP’nin Atatürk ilkelerinden uzaklaşan eski yönetimi artık yoktur. Yeni yönetim doğal olarak 31 Mart seçimlerine odaklanmak zorundaydı ve başardı. CHP’deki yönetim değişikliğinin, Atatürk ilkelerine dönüş sağlayıp sağlamayacağını yakın gelecekte göreceğiz. Ancak umutlar “CHP’nin kurtulduğu” yönündedir.

Şimdi sıra; Türk siyasetinde, eski merkez sağ olarak tanımlanan ve 2000 yıllarındaki krizde, siyasal İslam’a yönelen tabanın, tekrar “Yeni Merkez”e dönmesini sağlayacak bir oluşumun inşasına gelmiştir. Elbette bu “Yeni Merkez” siyaset, aradan geçen 20, hatta 30 yıllık zamanın farkına varmalı, neoliberal ekonomi politikalarını ret etmeli, kamucu, planlı kalkınma anlayışını, güçlü sosyal devleti öncelemelidir.  Atatürk milliyetçiliği, üniter ve ulus devlet, laik cumhuriyet başta olmak üzere Atatürk ilkelerini içselleştirmiş yeni bir Merkez Siyasi oluşumun güçlenmesi ve CHP’nin yanında yeni bir ittifak adayı olarak yer alması, Türkiye’nin normalleşmesine katkı sağlayacak ve karşı devrime indirilecek en ağır darbe olacaktır.