Yaşanmış olayların bazen, geride büyük yaralar ve derin izler bıraktığını vurgulayan Başkan Mesut Ergin konuşmasına şöyle devam etti:
“O gün imzalanan sözleşmenin 1. Maddesi´nde “Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyrukları ile, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir. Bu kimselerden hiçbiri, Türk Hükümetinin izni olmadıkça Türkiye´ye, ya da Yunan Hükümeti´nin izni olmadıkça Yunanistan´a dönerek orada yerleşemeyecektir.” Yazıyordu. Mübadele sözleşmesi imzalandığında İstanbul’da oturan Rumlar ile Batı Trakya’da yaşayan Müslümanlar kapsam dışı bırakıldı. Bu mübadele sözleşmesi gereğince Türkiye’den Yunanistan’a 1 milyon 200 bin Rum, Yunanistan’dan Türkiye’ye ise 400 bin Türk göç etmiştir. Zorunlu mübadeleden Ayvalık da doğrudan etkilenmiştir. Ayvalık'taki Rumlar Midilli Adası ve Atina'ya göç ettirilmiş, Girit ve Midilli Adalarındaki Türkler ise Ayvalık'a yerleştirilmiştir. En önemli sorun konuşulan dildi. Anadolu Rumlarını anadili Türkçeydi. Yunanistan´da yaşayan birçok Türk´ün anadili ise Rumcaydı. Rumlar Türkçe, Türkler ise Rumca konuşuyor; bir türlü anlaşamıyorlardı. Yerli Yunan halkı, Anadolu´dan gelen Rumlara “Siz ne biçim Rumsunuz! Elenika bilmiyorsunuz! Siz Rum değil, Türk tohumusunuz!” diyerek aşağılıyordu. Aynı aşağılamayı, Mübadele ile Anadolu´ya gelen mübadiller yaşadı. Tek kelime Türkçe bilmeyen mübadil Türklere yerli Türk halkı: “Siz ne biçim Türksünüz? Tek kelime Türkçe bilmiyorsunuz. Siz Yunan tohumusunuz!” diyerek aşağıladı, ezdi, horladı. Türklerle mübadiller uzun yıllar birbirlerinden kız alıp vermedi. Bütün bu aşağılama, horlama ve ortak bir dili konuşamama Rum ve Türk mübadilleri çökertti.”102 yıl önce yaşanan kötü anıların artık belleklerden silindiğini ifade eden Başkan Mesut Ergin, Türkiye ve Yunanistan halklarının aslında dost ve kardeş olduklarını 1999 yılında meydana gelen Marmara ve Atina depremleri sonrasında birbirlerinin yardımlarına koşarak gösterdiklerini söyledi.
Türk ve Yunan halklarının, yöneticiler tarafından yıllardır karşılıklı olarak sürdürülen düşmanlık politikalarını barışçı bir yola döndürmek için seslerini yükselttiklerini vurgulayan Başkan Ergin konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Türkiye ile Yunanistan arasındaki barışçı ilişkiler Büyük Mübadele´nin 102. yılında gelişiyor. Gerek Türkiye´deki, gerek Yunanistan´daki sürgün ve mübadil insanların çocukları dünün büyük acısını bugünün barışçı kültürüne dönüştürüyor. Yüz yıllarca yaşadığın topraklardan koparılmak, yeni bir düzene, yeni bir ülkeye ve yeni bir topluma alışmaya kaynaşmaya çalışarak gerçekten zor bir süreç yaşamış her iki ülkenin insanları da. Onun için, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘‘yurtta barış dünyada barış’’ olsun ki insanlık bir daha böyle acı deneyimler yaşamasın.”