Erkeklik Üzerine 2: Erkekler Ne İster?

» Köşe yazarları » Erkeklik Üzerine 2: Erkekler Ne İster?

Iraz Şensöz yazdı…

Erkek olmak, bana hep büyük bir ağırlık gibi gelmiştir. Her konudaki toplumsal baskıyı önce erkek hisseder, sonra kadını baskı altına alır. Peki, neden? Erkek neden kadını kısıtlar? Aslında erkeğin istediği nedir? Sağlıklı bir kadın-erkek ilişkisi nasıl olur?

Kadınların anlaşılmaya ihtiyaç duyduğu, erkeklerin ise duygularının olmadığı, hepsinin birbirine benzediğine dair peşin hükümler vardır toplumda. Oysa erkek de en az kadın kadar anlaşılmak ister. Kendini, duygularını genelde çok da açıkça ifade etmeyen, edemeyen bir insan cinsinden bahsediyoruz.

Erkekler; kardeş, abi, baba, oğul, sevgili, eş… Erkekler kendilerini acımasız yaşam koşulları altında var etmeye çalışıyorlar. Onlardan hep güçlü olması bekleniyor. Böyle olunca erkek de duygularını paylaşmıyor yoksa güçsüz algılanacak. Bu kendini açıkça ifade edememe hali, ilişkilerde ortaya çıkan birçok arızanın da kaynağı. Yani mesele oldukça toplumsal. Erkek, temel olarak güçsüz kalma korkusu ve kaygısı içinde yaşıyor çünkü bu görev onun sırtına çok küçükken yükleniyor.

Erkek, kadının sevgisinden güç alıyor, tıpkı küçükken annesinin sevgisiyle yaşayan, enerji bulan bir çocuk gibi. Yani aslında her şeyin psikolojik temeli anne-oğul ilişkisinde. Annesine bağımlı olarak -ki birçok erkek böyle maalesef- büyümüş bir erkek, yetişkin olduğunda eşini kaybetme korkusu yaşıyor. Çünkü onun varlığına ve sevgisine bir çocuğun annesine bağımlı olması gibi bağımlı. Bu kaybetme korkusu kıskançlığa sebep oluyor. Korku arttıkça, erkek kadına çeşitli şekillerde zarar vermeye başlıyor. Eleştiriyor, kısıtlıyor, yargılıyor, yaşamına karışıyor filan. Korku daha da arttığında mesele psikolojik veya fiziksel şiddete kadar gidebiliyor.

Erkek için, korkular içinde yaşayan bir insan cinsi diyebilir miyiz? Maalesef evet. Erkeklerin çoğu aslında kendine güvenmiyor. Erkekler sahip olduklarını veya yakaladıkları sevgiyi, aileyi, eşlerini ve daha birçok şeyi kaybetmekten korkarlar. En çok kadınlardan ve hayattan korkarlar. “Elâlem ne der?” korkusu en çok erkeklerde vardır. Erkekler, eşlerinin varlığı sayesinde kendilerini güvende hissederler. Hâl böyle olunca aslında sağlıksız ilişkiler ortaya çıkar. Erkeklerin kendine güvenmesini sağlayacak koşullar oluşmadığı sürece de bu devam edecektir.

Kıskanan ve baskı kuran erkekle kurulan ilişki sağlıksızdır. Erkeklere her zaman mükemmel ve güçlü olmak zorunda olmadıklarını hissettirmeliyiz. Burada annelere çok iş düşüyor. Erkek çocuklarımıza eksik hissetmenin bir sorun olmadığını, duyguları olan ve bunları ifade etmenin yanlış olmadığını öğreten ve hissettiren anneler olmalıyız. Erkek egemenliğini devam ettiren, kadını pasif hale getiren ilişki biçimlerinin kaynağı buralarda gizli.

Erkekler aslında derinlerde her şeye evet diyen bir kadınla mutlu olmuyorlar. Aksine yanlarında yürüyen biriyle daha mutlu oluyorlar. Bu, kadınlar için de geçerli. Sağlıklı bir ilişki biraz da denge demek.

Meseleyi derinleştirmeye haftaya devam edeceğim.